Türk Sanayici ve İşadamları Derneği TÜSİAD, yeni teknolojilerde liderlik ve yönlendirme gücünün ülkeler arasındaki rekabeti derinleştirdiğini belirterek, Türkiye’nin teknoloji odaklı sanayi politikası üzerinde yeniden düşünmesi gerektiğini açıkladı.
TÜSİAD, teknolojideki yeni gelişmelerin dünya ekonomisine yansımaları ve Türkiye’nin durumunu irdeleyen, “Rekabetin Yeni Dinamiği: Sanayide Teknolojik Dönüşüm” adlı bir rapor yayınladı. Raporda öne çıkan başlıklar şunlar:
-Son yıllardaki küresel eğilimlerin etkisine ek olarak, yeni teknolojilerdeki gelişmeler ve yayılma hızı artışı, teknoloji odaklı sanayi politikası araçları üzerine yeniden düşünme ihtiyacını doğurdu. Teknoloji yarışında ABD ve Çin’in gerisinde kalan Avrupa Birliği (AB) ise yarışa geri dönmek ve yüksek teknolojili sektörlerde Çin karşısında rekabet gücünü korumak için yeni adımlar atmaya başladı.
-Son 30 yılda Türkiye, çeşitlenen ihracat sepeti ve ticaret partnerleriyle, küresel değer zincirlerinin önemli bir parçası haline gelmiştir. Bu gelişmelere rağmen, orta gelir tuzağından çıkış sağlayamamış, küresel değer zincirlerindeki yerini derinleştirerek yenilikçi faaliyetler üreten ülkeler grubuna geçiş yapamamıştır.
Bunlarla ilişkili şekilde Türkiye, yüksek teknolojili üretim ile ihracat kapasitesinde beklenen sıçramayı gerçekleştirememiştir ve yüksek teknolojili ihracat payı artış gösterememiştir.
-Yüksek teknolojili ihracat hedefiyle ilişkili olarak sanayi ve teknoloji ekosistemindeki göstergeleri analiz ettiğimizde, yıllar içerisinde artış göstermiş olsa da GSYH’deki toplam Ar-Ge harcamalarının payında hala düşüklük dikkat çekmektedir.
-Türkiye’nin ihracat sepetine eklenen ürünlerde düşük ve orta teknoloji yoğunluğu gözlenirken, başarılı ülke örneklerinde ihracat sepetinin çeşitlenmesinin ötesinde, ihracat sepetine eklenen yeni ürünlerdeki nitelik ve teknoloji artışına odaklanma dikkat çekicidir. Türkiye’nin bu bağlamda yüksek teknolojili ihracata doğru yeni teknolojilerle dönüşüm için teknoloji ve mekan odaklı akıllı uzmanlaşmaya ihtiyacı ortaya
çıkmaktadır.
Üç Temel Sorun
Türkiye’de yüksek teknolojili ihracat, yeni teknolojilerle dönüşüm ve inovasyona doğru üç temel problem ve ihtiyaç alanı izlenmektedir:
a. Ar-Ge harcamalarının yetersizliği, Türkiye’nin ihracat sepetine yeni eklenen ürünlerde nitelik ve teknoloji düşüklüğü.
b. Yüksek teknolojili sektörlerde verimlilik artışı ve ölçeklere göre farkların kapanması konusundaki potansiyele rağmen, sanayinin mevcut teknoloji seviyesi nedeniyle potansiyelin gerçeğe dönüşememesi.
c. Tek mekana sıkışmışlık: Marmara Bölgesi, Türkiye’nin GSYH’sinin yüzde 45’inden fazlasını sağlamakta ve teknoloji yatırımları da büyük ölçüde bu bölgede yoğunlaşmaktadır.
Yeni Teknolojiler
Yüksek teknolojili sektörler artık tekil sektörler değildir ve yeni teknolojilerin entegrasyonu yüksek teknolojili ihracatın gelişimi için ön koşul haline gelmiştir.
Yeni teknolojiler, tek bir sektörü hedefleyen stratejilerin ötesine geçerek, ekosistem meselesinin ve teknolojik dönüşüm kapasitesinin önemini vurgulamaktadır.
Teknoloji odaklı akıllı uzmanlaşma çerçevesinde öncelikli alanların belirlenmesi ve bu alanları destekleyecek teşvik sistemlerinin ve regülasyonların oluşturulmasına yönelik çalışma yapılması.
Yüksek teknolojili ihracatın sürdürülebilir kılınması için yeni teknoloji geliştirme ve inovasyon ekosistemi kurulması.
Küresel ve bölgesel eğilimlerle yeniden şekillenen ortamda, Türkiye’de teknoloji odaklı yeni sanayi politikası gündemi üzerine, bu kez ülke koşullarına özgü bir yaklaşımla düşünmenin tam zamanıdır.