İkili ilişkide yakın ilişki

Kemal ASLAN

İlişki ötekiyle bir bağ kurmaktır. Bu bağın kurulabilmesi için anlaşma zemini bulunmalıdır. Anlaşma zemini kaygandır ve sürekli yeniden oluşturulmak zorundadır. Çünkü gündelik yaşamdaki sorunlar ilişkiye de sirayet edebilmektedir. İlişki, ötekiyle bir köprü kurabilme çabasıdır. Bu köprünün sürekliliği karşılıklı anlayış, kabul ve güven temelinde süreç içinde gerçekleştirilir. 

İkili ilişki birlikte geçirilen zamanı değerli kılarak mümkün olur. Bunun için iki taraf da ortak zevkler temelinde bir araya gelebilir. Sonuçta ikili ilişki karşılıklı ihtiyaç ve beklentilerin karşılanması bu yönde çaba harcanmasıdır. Tarafların ihtiyaç ve beklentileri süreç içinde ortaya çıkar.  Bu beklentilerin ne olduğunun öğrenilmesi bunların karşılanmasına yönelik yaklaşımlar ikili ilişkilerde yakınlaşmayı hızlandırır. Yakınlaşma sürecinde ötekine öncelik verilebilir. Bu, ona yönelik sevginin işaretidir.

Karşılıklı anlayış birbirini tanıyarak oluşur. Bunun için herkesin farklı yanları olduğunu kabul etmenin yanı sıra var olan ortak yanları bulmak, bunları geliştirmek, çoğaltmak gerekir. İkili ilişkide bu kabul ve güveni de oluşturur. İki farklı insanın birbirini kabul etmesi güvenli biçimde yakınlaşmalarıyla mümkündür. Yakınlaşmak için karşılıklı kendini açmak gerekir. Geçmişin yaralarının konuşulmadığı, bunları aşmaya yönelik ortak arayışın olmadığı durumlar yakınlaşma sürecine ket vurur.

Bunun için de güven duymak zorunluluktur. Güven, karşılıklı sırlardan, gizli kapaklı işlerden uzaklaşarak yaratılabilir. Söylenenle yapılanın tutarlı olduğu durumlarda güven ortamı oluşabilir. İnsanların korkularının, kaygılarının olduğu bir ortamda güveni sağlamak giderek zorlaşmaktadır. Güven ortamı yalansız yaşamaya dayanır. Yalanların olduğu bir ortamda şüphe duyulur. Şüphe ise güveni yok eder. İkili yakın ilişkilerde güven olaylarda gösterilen davranışlarda ortaya çıkar. Bazen bilinçdışı bir davranış güveni silip süpürür.Güvenin inşa edilmesi süreç içinde olur ama yok edilmesi bir ana bağlıdır. Bunun nedeni tarafların birbirlerine gerekli açıklama yapmalarından kaçınmalarıdır. Güvenin sürdürülmesi için açık iletişim vaz geçilmezdir.

Açık iletişim yaşananlara ilişkin tarafların hissettiklerini, algıladıklarını eğip bükmeden konuşmasıdır. Açık iletişim tartışılan konuları da gerilim olmadan birbirine aktarmaktır. Böylece taraflar yaşadıkları olaya ilişkin kendi algılarını koyabilirler. Bu algıda incitici bir durum varsa bunun telefi edilmesi yoluna gidilmelidir. Tersine bir durum yani yaşananlar olmamış karşı tarafta böyle bir algı oluşmamış gibi durumu manipüle etmek açık iletişimden uzaklaşmaya, karşılıklı kırgınlık ve kızgınlığa yol açar. Bu durum ilişkinin sürdürülebilir olmasını engeller.

Eğer ilişkinin sürdürülmesi isteniyorsa bu durumda ilişkiyi onarmaya yönelik adımlar atılması -özür, kendini ifade etme, yanlış algıyı düzeltme, yaşanan durumdan etkilendiğini gösterme, vb.- gerekir. Bunun yapılmaması durumunda taraflardan biri incindiği için ilişkinin sürdürülmesi zorlaşır. Bu da ilişkinin kopmasına yol açabilir. İkili ilişkilerde zor olan ilişkinin sürdürülebilirliğini sağlamaktır. Bu da tarafların birbirlerinin değerlerine önem vermekle olur. Taraflar farklı değerlere sahip olsa da birbirini anlama yönünde empati kurarak çaba harcamalıdır. Çünkü bir ilişki taraflardan birinin ötekini anlamaktan vazgeçmesiyle biter. Anlamak, kendini ötekinin yerine koymak ve onun yaptığı eylem ya da söylediği sözü tetikleyenin ne olduğu üzerine düşünmekle mümkündür. Anlamak, ötekine değer verdiğini dışa vurmaktır. Bu olmadığında taraflardan biri ötekinden vazgeçmiş demektir. Böyle bir durumda ilişkiyi yürütmek mümkün değildir.