Türkiye siyasetinde Erdoğan’lı yılların üç kritik dönemi: 2015, 2016-2018 arası ve 2024…

Analiz/Gazetesanal Haber Merkezi

Yaşı 22 olan gençler, yani bir kuşak AKP iktidarından başka bir iktidar görmedi.

Erdoğan’sız bir yönetimi yaşamadı.

Ve bu yıla kadar Erdoğan’ın AKP’si her seçimden birinci parti olarak çıktı.

Ta ki 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlere kadar.

31 Mart yerel seçimlerinde Erdoğan’ın AKP’si ilk kez ikinci parti oldu.

CHP’nin gerisinde kaldı.

Bir anlamda Erdoğan ilk kez seçim kaybetti.

Recep Tayyip Erdoğan, AKP ile o tarihe kadar seçim kaybetmemişti ama 22 yıllık süreçte iki zorlu dönem yaşadı.

Her iki zorlu dönemde de içine düştüğü kuyudan çıkabildi.

Bunu yaratan gelişmeler oldu.

İlki 7 Haziran 2015 seçimleriydi.

O seçimde AKP ilk kez iktidar olma çoğunluğunu kaybetti.

Öncesinde AKP’nin muhalefetin desteğini almadan tek başına yürüttüğü bir çözüm süreci vardı.

Seçime bu atmosferde gidildi.

Sandıktan koalisyon hükümeti çıktı, ancak AKP ve CHP arasındaki koalisyon görüşmelerinden sonuç alınamadı.

Başka bir formül için zaman da kalmadı. Geçici seçim hükümeti ile 1 Kasım seçimlerine gidildi.

Bu zaman aralığında 7 Haziran seçimlerinin hemen sonrasında çözüm süreci sonuç alınamadan sona erdi.

Türkiye canlı bombaların intihar saldırılarına sahne oldu. Suruç, Ceylanpınar ve Ankara Garı saldırıları yaşandı.

Terör olaylarının gölgesinde gidilen 1 Kasım 2015 seçimleri Erdoğan’ın istediği gibi sonuçlandı.

Seçimlerde güvenlik kaygısı belirleyici oldu.

AKP yeniden tek başına iktidar olacak çoğunluğa ulaştı.

İkinci zorlu dönem 17-25 Aralık krizi ve 15 Temmuz darbe girişiminin de olduğu süreçti.

Türkiye’nin başkanlık sistemini tartıştığı bu dönemde yolsuzluk skandallarıyla AKP ve Erdoğan sıkıntılı bir süreç yaşıyordu.

Fethullahçı yapılanma AKP’ye olan desteğini çekmiş ve açıkça yaşanan güç çatışması başlamıştı.

Çatışma Fethullahçı çetenin organize ettiği darbe girişimiyle zirve yaptı.

Darbe girişiminin bastırılması, demokrasiden yana birlik ve dayanışma ruhunun canlanması, halkın ve muhalefetin Cumhurbaşkanına destek vermesi Erdoğan ve AKP’nin kazançlı çıkacağı yeni bir dönemi başlattı.

MHP ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli o zamana kadar yürüttüğü AKP karşıtı politikalarına son verdi ve  Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte hareket ettiği yeni bir siyasi yola girdi.

Başkanlık sisteminin (Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi) oylandığı 2017 Anayasa Değişikliği Referandumu’nda çok az bir oy farkıyla “evet” çıktı.

O zamana kadar Başkanlık sistemine “hayır” diyen MHP ve Devlet Bahçeli de “evet” cephesinde Erdoğan’a destek verdi.

Aynı ittifak 2018 seçimlerinde Erdoğan’ı ikinci kez Cumhurbaşkanı seçtirdi. AKP yine birinci partiydi.

Cumhur ittifakının birlikteliği 2023 genel seçimlerinde de devam etti.

Erdoğan aday olup olamayacağı tartışmaları arasında seçim ikinci tura kalsa da üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçildi. AKP oy kaybetse de yine birinci parti oldu.

AKP ekonomik krizin etkileri ve göçmen politikası nedeniyle sıkıntı yaşadığı bir seçimden zorlansa da zaferle çıkmıştı.

Bu zafer havası bir yıl sonra yapılan seçimde sona erdi.

31 Mart 2024 tarihli yerel seçimlerde AKP ülke genelin ikinci parti konumuna düştü.

Hiç beklenmeyen şehirlerde belediye başkanlıklarını kaybetti.

Kamuoyu yoklamalarında da AKP oylarının seçimlerin ardından da düşme trendine girdiği görülüyordu.

AKP ve Erdoğan için üçüncü zorlu dönem başlamıştı.

Tam bu süreçte Suriye’deki gelişmeler Erdoğan ve AKP iktidarı lehine yeni bir hava yarattı.

Esad’ın devrilme sürecinde ve sonrasındaki bu sıcak günlerde, Türkiye’nin sahada etkin olduğu görüntü Erdoğan’a olan desteği artırmış görünüyor.

Bahçeli’nin Esad’ın devrilmesi öncesinde Öcalan üzerinden başlattığı yeni siyasi açılım da geleceğe yönelik siyasi tabloyu şekillendirecek unsurlardan biri.

Bahçeli’nin açıklamaları, Erdoğan ve AKP kanadının buna olumlu bakışı ve ardından DEM partililerin Öcalan ile görüşmesi ve Öcalan’ın mesajlarının kamuoyunda tartışılması yeni bir çözüm sürecinin başlangıcı olarak değerlendirilebilir.

Süreç hem Suriye’de hem Türkiye’de sıcak ve belirsiz.

O nedenle bu yeni çözüm sürecini Suriye’deki tablo ile birlikte değerlendirmek gerekiyor.

Türkiye’nin güvenlik kaygıları bu sürecin yürütülmesinde etkili unsurlardan biri olacak.

Yanıt bekleyen soru ise Türkiye’nin yakın siyasi geleceğinde Erdoğan’ın yeniden sahnede olup olmayacağı konusu.

Bir başka deyişle bir Anayasa değişikliği ile Erdoğan’a dördüncü kez Cumhurbaşkanlığı yapabilme yolunun açılıp açılmayacağı meselesi.

AKP sözcülerinin öne alınmış bir seçimi gündeme taşıması bu açıdan önemli.

Tüm gelişmeler ışığında kamuoyunun merak ettiği ve tartıştığı konulardan biri de bu.

İçerde ve dışarıda yaşanan tüm bu süreci birlikte değerlendirmek gerekiyor.

Şimdilik rüzgar Erdoğan’dan yana esiyor.