Siyasette yeni dönemeç

Kemal ASLAN

Son 15 gündür Türk siyasal yaşamında yeni bir dönemece girildi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin son iki grup toplantısında yaptığı açıklamalar da bunu doğrulayıcı nitelikte. “Şayet terörist başının tecriti kaldırılırsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsin.” sözü Türkiye’nin son 48 yıldır gündeminde olan kronikleşen bir konunun konuşulmasına yönelik önemli bir adımdır. Çağrıyı yapan siyasal aktörün, Türkiye’de milliyetçilik temelinde siyaset yaptığı ve ülkücü hareket olarak bilinen kesimleri konsolide ettiği dikkate alınırsa siyasette yeni bir dönemecin içinde girildiği görülecektir. Bahçeli, geçmişte de Öcalan’ın idamından yana olmasına rağmen DSP ve ANAP ile yer aldığı hükümette idam cezasının kaldırılması yönünde davranmıştır.

Bahçeli, Türkiye’nin kritik zamanlarında kritik açıklamalarıyla siyasal iktidara yön vermiştir. Koalisyon hükümeti içinde erken seçim kararını desteklemesi ve 2002 seçimlerinde AK Parti’nin iktidara uzanan yolun açılmasında belirleyici rol oynamıştır. “Türk Milliyetçiliği’nin kalesi” olarak görülen bir siyasal hareketin lideri olarak en uzlaşmaz olduğu bir konuda Bahçeli’nin böyle bir konuyu gündeme getirmesi var olan siyasal sistemin kendini yeniden üretmekte zorlandığını da göstermektedir. Siyasal sistemin geldiği bu aşamada tıkanıklığı aşmanın yolu yasal platformdaki Kürt siyasal hareketini dikkate almaktan geçmektedir. Bahçeli’nin çağrıyı doğrudan Öcalan’a yapması Türkiye’nin Suriye’de kurulacak bir Kürt devletine yönelik bir adım attığını göstermektedir. En azından Türkiye’nin Ortadoğu’da ABD-İsrail eksenli yeni bir yapılanmada Suriye’de ABD destekli bir Kürt devletinin kurulması yönünde çabalarda yer almak istediğine işaret etmektedir.

ABD, Irak’ı işgal etmesinden bu yana  20 yılı aşkın süredir BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) çerçevesinde Kürt devleti kurma yönündeki çabalarında son viraja girildiği anlaşılmaktadır. Türkiye, bu sürece hazırlıksız yakalanmıştır. İsrail ve ABD bölgede İran’ın yayılmasını durdurmaya ve bölgede İran’ı etkisiz hale getirmeye çalışmaktadır. İsrail’in Filistin, Lübnan ve İran’a yönelik saldırılarını da bu çerçevede değerlendirmek gerekir. İsrail ve ABD açısından bölgedeki yeni ittifak, kurulması planlanan Kürt devleti olacaktır. Devletleşmek isteyen bir halk olarak Kürtler açısından tarihlerinde kısa süreli Mahabad Cumhuriyeti hariç ilk defa devlet kurmanın koşulları ortaya çıktı. Her ne kadar 19’uncu yüzyıldan itibaren Kürtlerde de uluslaşma süreci başlasa da birincil ilişkilere dayanan aşiret yapısının hâlâ varlığını koruması kurulacak devlet açısından önemli bir sorun olmaya devam edecektir. Bunu ABD’nin başlattığı “Arap Sonbaharı”nda kabileciliğin aşılmamasının o ülkelerde nasıl bölünmelere yol açtığını ve ulusal bütünleşmenin sağlanamadığını gördük. Kürt aşiretlerinin güçlü olması, onlar arasında kan bağına dayanan bir güç oluşturmaktadır. Bu güç de bölgede kapitalizmin gelişmesine, üretim ilişkilerinde kısmen değişikliklerin olmasına rağmen sürmektedir. Aşiretler, Kürtler açısından ontolojik bir gerçeklik olarak kabul edilmektedir. Aşiretlerden vazgeçilmesi uzun bir süreçte mümkün olabilir.

Bu çizilen çerçevede Bahçeli’nin doğrudan Öcalan’ı muhatap olarak kabul etmesi Türk siyasetinde derinleşen ekonomik kriz ile birlikte sorunların çözülmeyişine bir arayış olarak değerlendirilebilir. Ancak, ABD ve İsrail’in de bu konuda etkisi olabileceği dikkate alınmalıdır.  Bahçeli “söz konusu vatan ise gerisi teferruattır” anlayışı çerçevesinde toplumsal tabanını ikna edebilir. Ortadoğu’da dengelerin değiştiği yeni yapılanmaların ortaya çıktığı bir dönemde içeride barışın sağlanması, terörün bitirilmesi siyasal iktidar açısından olumlu bir gelişme olarak ortaya konulacaktır. “Bitirilemeyen terörün sona erdirilmesi” argümanı siyasal iktidarın meşruiyet zeminini genişletecektir. Yeni toplumsal sözleşmenin gündemde olduğu bir dönemde siyasal iktidar küçük ortağının bu çıkışıyla Kürt siyasal hareketinden destek bulabilecektir. Bu durum siyasal yapılanmada yeni ittifakları da gündeme getirebilir. Bahçeli’nin çıkışı, Kürtleri dikkate almadan Türkiye’de sorunların istenilen biçimde çözülemeyeceğini göstermiştir. Siyasal iktidar, alacağı yeni desteklerle önümüzdeki süreci daha rahat geçirebilir. Yapılan hamleyi okumakta zorlananlar olduğu da bir gerçektir. Bu noktada medyada yandaş ya da partizan gazetecilik yapanlar açmaza düşmüşlerdir. Hayat her zaman hacıyatmazlığı kaldırmıyor. Yeni dönemin neler getireceği ya da götüreceği konusunda çok farklı analizler yapılacaktır. Bu da onlardan biri.