“Güneş’i, hareketlerini, uzay kaynaklı hava olaylarını, Güneş rüzgarını anlamak, Dünya’daki hayatlarımız için çok önemli”
İnsanoğlunun Güneş’i tanıma merakı sürüyor. Güneşi tanımak, insanlığın dünyadaki hayatı için büyük önem taşıyor. İnsan yapımı bir araç, ilk kez Güneş’e 6.1 milyon kilometre yaklaştı.
NASA, Güneş’e en yakın noktaya ulaşarak tarihe geçti. NASA’ya ait bir uzay aracı, bugüne kadar Güneş’e en çok yaklaşan insan yapımı araç oldu.
Parker Güneş Sondası isimli araç, olağanüstü miktarda radyasyona ve sıcaklığa maruz kalarak Güneş’in dış atmosferinden geçti.
Güneşin arka tarafında kaldığı için birkaç gündür sinyal alınamayan Parker, 26 Aralık’ın son dakikalarında ilk sinyalini gönderdi.
Gelen veriler aracın saatte 692 bin kilometre hıza ve 980 santigrat derece ısıya ulaştığını gösterdi.
NASA, aracın işlevsel halde olduğunu ve güneşin yüzeyine 6,1 milyon kilometre yaklaştığını açıkladı. Karşılaştırmak için bu, Dünya ile Ay’ın arasındaki mesafenin yaklaşık 16 katı, Dünya ile Güneş arasındaki mesafenin ise 24’te biri.
Uzmanlar bu mesafeyi şöyle açıklıyor:
“Biz Güneş’ten 93 milyon mil uzaklıktayız. Yani Güneş ile Dünya birbirinden bir metre uzaklıktaymış gibi düşünürsek, Parker Uzay Sondası Güneş’ten dört santimetre uzaklıkta. Yani bu yakın bir mesafe.”
Uzay aracı bir kalkan ile korunuyor ve bu sayede Güneş’in atmosferine hızlıca girip çıkabildi.
Araç, saniyede 191 km ile insan yapımı tüm taşıtlardan daha hızlı hareket ediyor. Bu süratle Londra’dan New York’a yalnızca 30 saniyede ulaşılabiliyor.
Güneş’e “dokunmak” için neden bu kadar uğraşılıyor?
“Güneş’e bu kadar yakın uçmak, insanlığın bir yıldıza yaptığı ilk görevde tarihi bir an,” olarak nitelendiren Washington’daki NASA Genel Merkezi’ndeki Bilim Görevi Müdürlüğü’nü yöneten Nicky Fox, “Güneş’i yakından inceleyerek, Dünya’da ve uzayda günlük olarak kullandığımız teknoloji de dahil olmak üzere, güneş sistemimizdeki etkilerini daha iyi anlayabilir ve ayrıca evrendeki yıldızların işleyişini öğrenerek, ev gezegenimizin ötesinde yaşanabilir dünyalar arayışımıza yardımcı olabiliriz.”
Johns Hopkins Uygulamalı Fizik Laboratuvarı’nda (APL) Parker Solar Probe için proje bilimcisi olan ve uzay aracını Maryland, Laurel’daki kampüsünden tasarlayan, inşa eden ve işleten Nour Rawafi, “Parker Solar Probe uzaydaki en uç ortamlardan birine meydan okuyor ve tüm beklentileri aşıyor” dedi. “Bu görev, uzay araştırmalarında yeni bir altın çağ başlatıyor ve bizi Güneş’in en derin ve en kalıcı gizemlerini çözmeye her zamankinden daha da yaklaştırıyor.”
APL’deki Parker Solar Probe görev sistemleri mühendisi John Wirzburger, “Bir uzay aracını Güneş’e bu kadar yaklaştırabilmek muazzam bir şey,” dedi. “Bu, uzay bilimi topluluğunun 1958’den beri ele almak istediği ve bunu mümkün kılmak için teknolojiyi geliştirmek için onlarca yıl harcadığı bir zorluk.”
Parker Güneş Sondası, Güneş koronasından geçerek bilim insanlarının bölgenin nasıl bu kadar ısındığını daha iyi anlamalarına yardımcı olacak ölçümler yapabilir, güneş rüzgarının (Güneş’ten kaçan sürekli bir madde akışı) kaynağını izleyebilir ve enerjik parçacıkların ışık hızının yarısına nasıl hızlandığını keşfedebilir.
NASA Genel Merkezi’nde program bilimcisi ve misyonun araçlarından birinde çalışan heliofizikçi Kelly Korreck, “Veriler bilim camiası için çok önemli çünkü bize başka bir bakış açısı sağlıyor,” dedi. “Güneş atmosferinde neler olup bittiğine dair birinci elden bilgiler elde ederek Parker Solar Probe, Güneş’e dair anlayışımızı kökten değiştirdi.”
NASA Genel Merkezi’ndeki Heliofizik Bölümü müdürü Joe Westlake, “Uzay aracından gelecek veriler, insanlık olarak daha önce hiç gitmediğimiz bir yer hakkında yeni bilgiler olacak,” dedi. “Bu inanılmaz bir başarı.”
Uzay aracının Güneş’e yakın geçişlerinin bir sonraki planlı tarihleri 22 Mart 2025 ve 19 Haziran 2025.