Bir Türkiye parodisi: Olaylar ve gerçekler

Engin BAŞCI

Hayatı parodi gibi yaşamak böyle olsa gerek.

Siyasal iktidar kamu harçlarına yüzde 44 zam yapıyor, asgari ücreti yüzde 30 artırıyor.

Memura ve emekliye verilen ise yaklaşık yüzde 12.

Çalışma Bakanı, işçi temsilcilerinin masadan kalktığı bir ortamda asgari ücreti açıklarken hayırlı olsun mesajları atıyor.

Sanki bir başarı hikâyesi müjdeliyor.

Açıklanan rakam beklentilerin çok altında: 22 bin 104 lira…

Ne yapılır ki o parayla?

Ev kirasını ancak ödersiniz.

Çocuğun okul taksitlerini karşılamaz bile.

Dört kişilik bir ailenin 21 bin lira olan açlık sınırı kadar neredeyse.

Yoksulluk sınırının ise yaklaşık üçte biri kadar asgari ücret.

Özetle, karın tokluğuna çalışılan bir ülkede gençlerin hayalleri alınıyor ellerinden

O yüzden gençler gelecek hayalini Türkiye’de değil de yurt dışında kuruyor.

Üniversite seçerken bile denkliği çok olan okullara yöneliyorlar.

Amaç aldığı diplomayla yurt dışında çalışabilmek.

Ücretli kesimin aldığı maaş ya da ücretlerle oturduğu evi satın alması ise artık hayal ötesi bir durum.

Tüm bu tablonun sorumlusu olan siyasal iktidar ise seçim üstüne seçim kazanıyor.

Anketlere baktığınızda birinci ya da kıl payı ikinci parti…

Parodi gibi değil mi?

***

Benzer bir parodi şimdilerde Suriye’de yaşanıyor.

Dünkü cihatçı yapılardan demokratik bir yönetim beklemek gibi bir durumun içindeyiz.

Olan bitenler dünya kamuoyunu böyle bir beklentiye yönlendiriyor.

Sahnede birçok aktör var.

Arap aşiretleri, Kürt nüfus, Türkmenler, Nusayriler, Dürziler, Suriye Milli Ordusu denen oluşum, selefi gruplar ve HTŞ…

Öte yandan dış aktörler.

Başta ABD ve İsrail, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkeleri, Rusya, Arap ülkeleri ve devre dışı kalan İran ve sahnede etkin bir şekilde görüntü veren Türkiye…

HTŞ lideri Colani de giysileri ile değişim görüntüsü veriyor.

Önce cihatçı El Kaide görüntüsü içeren giysilerden askeri parkaya geçiş.

Şam’a girildikten sonra ceket gömlekli görüntü.

En son da takım elbise ve kravat…

Ve Colani’den Ahnet eş-Şara’ya isim değişikliği.

Her şey Batı’nın beklentilerine uygun…

Benzer bir beklenti Türkiye’de de var.

Çünkü Suriye’deki gelişmeler Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor.

13 yıl süren savaştan en çok etkilenen ülkelerin başındayız.

Milyonları aşan Suriyeli göçmen ülkemizde yaşıyor.

Ekonomimiz bu savaştan her yönüyle ciddi yara aldı.

Memura, işçiye, çiftçiye ve emekliye aktarılacak kaynaklar Suriye savaşının yarattığı sorunları gidermek için kullanıldı.

Göçmenlere ayrılan kaynak da buna dahil.

Türkiye şimdi bu süreçte 13 yılın olumsuz etkisini gidermek ve Suriye’de oluşan yeni tabloda kazanan ülkeler arasında yer almak istiyor.

Kolay mı?

Elbet değil. Sahada etkin olmak isteyen oyuncu çok.

Özetle Suriye çok bilinmeyenli bir denklem gibi adeta…

Bu denklemin içinde selefi ve cihatçı yapılardan demokrasi beklemek gibi bir parodi de var.

İçinde bulunduğumuz gerçeklik bu.

***

Son olarak hepimizin görmesi gereken bir tablo daha var.

20 yıllık AKP iktidarı döneminde eğitim şoku yaşamış bir kuşak oluştu…

4+4+4 eğitim sistemine geçişle birlikte göreve gelen her bakanla değişen bir eğitim politikası bu kuşağı yarattı.

İmam hatip okullarının sayısındaki irrasyonel artış bilimsel gerçeklikten uzaklaşan eğitim politikasının yansıması oldu.

Son olarak baraj puan uygulamasını da kaldırarak herkesi üniversite eğitimine taşıyan ve yüksek eğitim kalitesi düşüren bir politika bu.

Matematikte sıfır çekerek, diğer testlerden bir iki net çıkartarak bir milyonuncu olanın ya da çok daha düşük puan alanların üniversiteyi kazandım dediği bir sistem. .

Bu da bir başka parodi…

Sonuçta böylesi parodileşen bir tabloda diplomalı işsiz ordusu ve liyakata değil diplomaya endeksli bir iş hayatına dayalı geleceğin temelleri atıldı.

***

Sözün özü Türkiye ayarı bozulmuş bir saat gibi işliyor.

Ekonomide, siyasette, dış politikada bunun yansımaları görülüyor.

Akrep bir yana yelkovan diğer yana gidiyor.

Hızı da hayatın doğal akışına ters…

Asıl parodi de bu…