“Etki Ajanlığı” tartışmaları ve dünyada ortaya çıkış süreci…

Dünyada daha çok otoriter yönetimlerde uygulanmaya başlanan “etki ajanlığı” olarak tanımlanan casusluk suçu Türkiye’nin de gündeminde.

Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) “casusluk” suçunun kapsamını genişleten ve kamuoyunda “etki ajanlığı” olarak bilinen düzenlemenin de içinde yer aldığı Noterlik Yasa Teklifi’nin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi bekleniyor.

23 maddeden oluşan yasa teklifinin, “etki ajanlığı” düzenlemesi olarak nitelendirilen, TCK’nın “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” bölümüne, “Devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme” başlığıyla yeni suç tanımı ekleyen 16’ıncı maddesi tartışma konusu.

AKP düzenlemenin, “yeni tip casuslukla mücadele” için gerekli olduğunu savunuyor.

Muhalefet ve basın meslek örgütleri ise düzenlemeyi, “muğlak ifadeler içerdiği için cadı avına dönüşebileceği” endişeyle eleştiriyor.

Yasa teklifi ne getiriyor?

Yasa teklifi, TCK’daki “casusluk” suçunu düzenleyen 339’uncu maddeye “devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme” başlığı altında yeni bir suç ekliyor.

Teklif, “casusluk suçu” kapsamı dışında olmak kaydıyla, “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler hakkında üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası” verilmesini öngörüyor.

Teklif ayrıca, “Fail hakkında hem bu suçtan hem de işlediği ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur” ifadesiyle çifte cezalandırmanın da yolunu açıyor.

Suçun, savaş sırasında veya savaşa hazırlıklarını tehlikeye sokması halinde, ceza 8 yıldan 12 yıla kadar artırılabilecek.

Söz konusu suçtan kovuşturma yapılması ise Adalet Bakanlığı’nın iznine bağlanıyor.

İktidar düzenlemeyi neden istiyor?

AKP kurmayları, yeni düzenlemeye gerek duyulmasının nedenini, “TCK’daki casusluk suçunun kapsamının, gelişen teknoloji nedeniyle yetersiz kalması” olarak açıklıyor.

Parti kurmaylarına göre TCK’daki “casusluk” suçu, teknik olarak bilgi ve belge temini üzerinden işlenebilen bir suç tipi. Günümüzde ise casusluk kavramı içinde kalabilecek suçlar farklı tekniklerle işlenebiliyor.

Yasa teklifinin gerekçesinde, düzenlemeye gerek duyulmasının nedeni olarak “casuslukla daha etkin mücadele” hedefi gösteriliyor.

“Belge ve bilgi temini veya açıklanması dışında casusluk maksadıyla suç işlenmesinin de ayrı bir suç olarak düzenlendiği” vurgulanan gerekçede, “devletin iç ve dış siyasal yararları” ile “güvenliği” kavramı arasında sıkı ilişki bulunduğu vurgulanıyor.

Muhalefet ne diyor?

Başta CHP olmak üzere muhalefet partileri, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen yasa teklifine “muhalefet şerhi” koydu.

Muhalefet şerhlerindeki ortak noktalar düzenlemenin “çifte cezalandırma” içermesi, ifade özgürlüğüne yeni engeller getirmesi ve “suç kapsamının muğlak olması nedeniyle cadı avına dönüşme potansiyeli” oldu.

Muhalefet şerhlerinde teklifin yol açacağı sakıncalara ilişkin öncelikle şu görüşlere yer verildi:

  • “İhdas edilen suçun kovuşturulması için Adalet Bakanı’nın iznine tabii tutulması, söz konusu düzenlemenin siyasi bir amaca yönelik olarak muhaliflerin sesini bastırmak amacıyla kullanılacağını deşifre etmektedir.”
  • “AKP iktidarında, parti devletleşmiş, devlet de partileşmiştir. Bunun bir sonucu olarak iktidarın siyasi politikaları devlete mal edilmekte ve iç ve dış siyasal yararlar buna göre belirlenmektedir.”
  • “Devletin güvenliği, iç ve dış siyasal yararları, stratejik çıkarları ibareleri muğlak ifadeler olup, somut suç fiillerinin açıklanmaması, suç ve cezada kanunilik ilkesine aykırıdır. Siyasi ve keyfi kararlara neden olacaktır. Örnek vermek gerekirse, bir şahıs, TCK 299’da tanımlanan “cumhurbaşkanına hakaret” suçunu işlediği taktirde, bu fiilin, ülke yararı aleyhine ve yabancı devlet çıkarları doğrultusunda işlendiğinden bahisle, sadece bir vatandaş da olsa, bir gazeteci de olsa, bir sivil toplum kuruluşu temsilcisi de olsa, casus damgasıyla damgalanması mümkün hale gelecektir.”

Basın meslek örgütleri neden karşı çıkıyor?

Basın meslek örgütleri teklifi, basın özgürlüğü için ciddi bir tehdit olarak görüyor.

Türkiye’nin önde gelen basın meslek kuruluşları, 22 Ekim’de yayımladıkları ortak açıklamada, yasa teklifinin “iktidar eleştirisini bastırmak ve gazetecilik faaliyetlerini hukuki belirsizliklerle dolu bir alan içine itmek amacıyla oluşturulduğunu” savunmuştu.

Açıklamada şu ifadeler yer almıştı:

“ ‘Etki ajanlığı’ kavramının ceza kanununa eklenmesi, basın özgürlüğünü ciddi bir tehdit altına sokan bir adım olup, ‘iç ve dış siyasal yararlar aleyhine’, ‘yabancı organizasyon’ ve ‘savaş etkinliği’ ifadelerinin getirdiği muğlaklık, bu düzenlemenin her türlü gazetecilik faaliyeti üzerinde baskı oluşturma potansiyeli taşıdığına işaret etmektedir.

“Bu düzenleme, gazetecilerin mesleklerini icra ederken her an ‘etki ajanı’ olarak damgalanma riski ile karşı karşıya kalacakları bir ortam yaratacaktır.”

Dünyada ilk ortaya çıkışı: Rusya

Yakın geçmişte başka ülkelerde de örnekleri görülen bu türdeki yasal düzenlemeler uzmanlara göre otoriter iktidarların, muhalefeti susturmak ve sivil toplum kuruluşlarının (STK) faaliyetlerini imkansız hale getirmek için kullandığı yöntemlerden biri.

Son 20 yılda baskıcı yönetimlerin kopyalayıp kendi çıkarlarına uygun biçimde “mükemmelleştirdiği” düzenlemenin çıkış noktası olarak Rusya görülüyor.

Rusya, 2012 yılında ülkede “siyasi faaliyet” yürüten sivil toplum kuruluşlarının ülke dışından destek alması halinde “yabancı ajan” olarak kayıt altına alınmalarını öngören bir yasal düzenlemeyi kabul etmişti. 

 Rusya’nın yurt dışı destekli kuruluşları tehdit olarak görüp “yabancı ajan” olarak sınıflandırmasının nedeni o dönemde Gürcistan, Ukrayna, Lübnan ve Kırgızistan’daki kitlesel protestolar, Arap Baharı ayaklanmaları ve yabancı gözlemcilerin 2011/2012’de Rus parlamentosunun alt kanadı Duma seçimlerini eleştirmesiydi.  

ABD’nin FARA’sı mı ilham verdi?

“Yabancı ajan yasası” olarak nitelenen düzenleme 2012’de Rusya’da uygulamaya konulurken pek çok Rus politikacı ise benzer bir yasanın Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) de 1930’lardan beri geçerli olduğunu söylemişti. Ancak uzmanlara göre ABD’de 1938’de Nazi Almanyasına tepki olarak çıkarılan Yabancı Ajanlar Kayıt Kanunu’nun (FARA) Rusya’daki düzenleme ile ilgisi yok. Çünkü FARA’ya göre “yabancı ajan” olarak sınıflandırma yapabilmek için bir derneğin yurt dışından aldığı desteği, bağışçının emri ve hedefi doğrultusunda siyasi faaliyette kullandığının kanıtlanması gerekiyor. 

Avrupa Birliği’nde örneği var mı?

Türkiye’de “etki ajanlığı” düzenlemesi gündeme geldiğinde hükümete yakın kaynaklar, ABD’deki FARA dışında Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun “Üçüncü Ülkeler Adına Çıkarların Temsil Edilmesine İlişkin Şeffaflık Direktifi” düzenlemesini hatırlatıyor. Buna karşın ise AB tarafı, son yıllarda Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekillerini etkilemeye yönelik dışarıdan yapılan girişimler, yasa dışı lobi çalışmaları ve Rusya kaynaklı dezenformasyon ile mücadele olduğu görüşü dile getiriliyor.

AB yetkilileri bu direktifin “yabancı ajan” yasaları ile hiçbir ilgisinin olmadığını savunuyor.

AİHM’nin Rusya kararı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Rusya’nın “yabancı ajan” yasasının insan haklarını ihlal ettiğine hükmetmişti.

Hakimler, başta “yabancı ajan” düzenlemesi ile insanların “vatan haini”, “casus” ve “halk düşmanı” olgularıyla “damgaladığına” dikkat çekerek, düzenlemenin Rusya’da ulusal güvenliğe değil, korkutma ve cezalandırmaya hizmet ettiğini belirttiler.

Bu kararın AİHM’ye en çok şikayet edilen ülke olan Rusya’nın üzerinde bir etki yaratması beklenmiyor. Çünkü Moskova, AİHM kararlarını uygulamıyor. Konuyu 100’den fazla STK mücadele başlatarak, üst mahkemeye taşımıştı.

İsrail’deki uygulama

İsrail’de 2016’da çıkarılan “Şeffaflık Yasası” ile finansmanının yüzde 50’sini yurt dışından sağlayan kuruluşlara ağır yükümlülükler getirildi, bun öncelikle Filistinli insan hakları kuruluşlarını olumsuz etkilendiği belirtiliyor.

Kopyalama

Rusya’nın “yabancı ajan” yasasının Ukrayna, Kırgızistan, Belarus, Polonya, Macaristan, İsrail ve Mısır ile Nikaragua, Guatemala ve El Salvador tarafından kopyalanarak uygulanmaya çalışılıyor. .