Prof. Dr. Melih Bulu’nun 1 Ocak’ta yayımlanan kararnameyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasına tepki olarak başlayan eylemler, polisin kampüs içerisinde yaptığı sert müdahale ve iktidarın başta LGBTİ olmak üzere bazı kesimleri hedef göstermesi ve sorumlu tutmasıyla farklı bir boyuta taşındı.
Öğrencilerin 1 Şubat Pazartesi günü kampüs içerisinde protesto eylemi düzenleyen öğrencilere polisin müdahalesi sonucunda 159 kişi gözaltına alındı.
Gözaltına alınanlardan 108’i polis sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Adliye sevk edilen 51 öğrenciden 12 kişi için ev hapsi istendi. 30 öğrenci tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. 9 öğrenci ise savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı.
Mahkemeye sevk edilen 42 öğrenci adli kontrol şartıyla serbest kaldı. 9 öğrenciye yurt dışı yasağı konuldu.
Boğaziçi Üniversitesi neden karıştı ve olaylar nasıl başladı?
İngiliz yayın kuruluşu BBC Türkçe, Boğaziçi Üniversitesi’nde rektör atamasıyla başlayan süreci derledi. Buna göre; Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Ocak’ta yayımladığı kararnameyle Prof. Dr. Bulu’yu Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atadı.
Üniversitenin hem öğrencileri hem de öğretim üyeleri bu karara tepki gösterdi.
Atama kararının hemen ardından öğrencilerin oluşturduğu Boğaziçi Dayanışması, boykot ve eylem çağrısı yaptı. Bu çağrıyla birlikte günlük olarak farklı protesto gösterileri düzenlenmeye başlandı.
Öğretim üyeleri de her gün rektörlük binası önünde cüppeleriyle toplanarak atamaya tepki gösterdi.
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencileri, Bulu’nun istifa etmesini ve rektörün seçimle belirlenmesini talep ediyor.
Son dönemde düzenlenen operasyonlarla bazı öğrencilerin tutuklanmasının ardından bu taleplere tutukluların serbest bırakılması da eklendi.
Bulu’nun atamasına yönelik ilk geniş kapsamlı protesto, 4 Ocak Pazartesi günü yapıldı.
Kampüs etrafında geniş güvenlik önlemleri alan polis, öğrencilerin içeriye girmesine izin vermedi. Bu eylemlerde üniversite kapısına kelepçe takıldığına dair görüntüler sosyal medyada birçok kişi tarafından paylaşıldı.
Bu gösterilerde 20’den fazla kişi gözaltına alındı.
Okulda 5 Ocak günü devir-teslim töreni düzenlendi. Rektörlük binası önünde toplanan öğretim üyeleri binaya arkalarını dönerek, protesto eylemi düzenledi ve gözaltına alınanların serbest bırakılması çağrısı yaptı.
Aynı gün, üniversitenin Güney Kampüsü’nde başlayan eylemler Kadıköy’de devam etti ve Boğaziçi dışından gelenlerin de katıldığı daha geniş kapsamlı bir protesto düzenlendi.
O tarihten bu yana da hem öğrencilerin hem de öğretim üyelerinin protestoları, kampüs içerisindeki farklı eylemlerle devam etti.
Ancak geçen haftasonu bu süreçte önemli bir dönüm noktası yaşandı.
Geçen haftanın sonlarına doğru kampüs içerisinde açılan ve 300’den fazla kişinin eser gönderdiği bir sergide bulunan Kabe figürlü görsele gösterilen tepkiler, LGBTİ topluluğunun hedef alınmasına ve yaşananlardan sorumlu gösterilmesine yol açan bir süreç başlattı.
Haftasonunda düzenlenen operasyonda beş kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri olduğu açıklanan ikisi tutuklandı, ikisine de ev hapsi verildi.
Bu tutuklamaları protesto etmek için 1 Şubat Pazartesi günü düzenlenen eylemler sırasında polis üniversite kampüsü içerisinde sert bir müdahalede bulundu.
Eylemlerde 159 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden yedisi polis sorgularının ardından serbest bırakıldı ancak daha sonra Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne bağlı polislerce tekrar gözaltına alındı.
Bulu’nun ataması neden tepki topluyor?
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve öğretim üyelerinin yaptıkları açıklamalarda hem Bulu’nun atanmasına hem de bu atamanın yapılma biçimine itiraz ettikleri görülüyor.
Bu nedenle de talepleri Bulu’nun istifa etmesi ve yeni rektörün seçimle belirlenmesi olarak sıralanıyor. Son dönemde öğrencilere yönelik gözaltı ve tutuklamaların artmasıyla birlikte talepler arasına öğrencilerin serbest bırakılması da eklendi.
Bulu’nun atanmasının hemen ardından öğretim üyeleri yaptıkları ortak açıklamada, “1980’lerin askeri vesayet rejiminden sonra ilk kez üniversitemize kurum dışından bir rektör atanmıştır. Akademik yöneticiler atamayla değil, seçimle belirlenmelidir” dedi.
Öğretim üyeleri ayrıca, bu uygulamanın “akademik özerkliği, bilimsel özgürlüğü ve demokratik değerleri” açıkça ihlal ettiğini ve bu nedenle de kabul edilemez olduğunu belirtti.
Öğrenciler de eylemlerinde benzer gerekçeler öne sürüyor ve Bulu’yu “kayyum rektör” olarak tanımlıyor.
Bulu, 2016 yılında yayımlanan bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile getirilen sistem çerçevesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atandı. Bu KHK’ya göre, devlet üniversitelerine rektör ataması Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından belirlenen üç aday arasından Cumhurbaşkanı tarafından yapılıyor.
Bulu ile ilgili bir diğer itiraz noktası da Boğaziçi Üniversitesi mensubu olmaması ve siyasi geçmişi.
Boğaziçi’ne atanmadan önce yaklaşık bir yıl Haliç Üniversitesi rektörlüğünü yürüten Bulu, 2002’de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Sarıyer ilçe teşkilatının kurulmasında görev yaptı ve 2015 genel seçimlerinde de yine aynı partiden milletvekili aday adayı oldu.
Bulu kendisine yönelik tepkiler karşısında ne söyledi?
Prof. Dr. Melih Bulu, atanmasına yönelik tepkiler karşısında farklı açıklamalar yaptı ve öğrencilerle de bir araya gelerek, sorularını yanıtladı.
Bulu, Twitter hesabından paylaştığı “Merhaba Boğaziçi” başlıklı ilk mesajında, “Unutmayalım ki, hepimiz aynı gemideyiz” dedi.
Eylemlerin ilk haftasında HaberTürk televizyonuna katıldığı programda “İstifa edecek misiniz” sorusuna “Yok canım, niye istifa edeyim” yanıtını verdi.
Boğaziçi’nin üniversite içinden rektör atama gibi bir geleneği olduğu eleştirileri konusunda, üniversiteye daha önce de Boğaziçi Üniversitesi’ne dışından rektör ataması yapıldığını belirterek, “Ama daha da önemlisi ben Boğaziçiliyim. Doktoramı Boğaziçi’nde yaptım” dedi.
Bulu, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kurulduğunu duyunca içinde yer almak istediğini ancak siyasete ilk olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nde başladığını söyledi.
Bulu, daha sonra öğrencilerin sorularını yanıtlarken de kendisinin de rektörlük konusunda seçim yapılmasını savunduğunu belirtti.
Öğrencilerin üniversite önündeki polisin ne zaman ayrılacağına ilişkin sorusuna ise bunun üniversiteyi “dışarıdan gelen tehdit ve provokasyonlara karşı koruma” amacı taşıdığını ifade ederek yanıt verdi.
İktidar kanadının yaşananlara tepkisi ne oldu?
İktidar kanadından gelen açıklamalarda Bulu’ya destek verildi ve atama kararının arkasında duruldu.
Erdoğan, olayların ilk haftasında yaptığı açıklamada, rutin bir atamanın üniversiteleri karıştırmak için kullanıldığını öne sürdü
Erdoğan, “Karşımızda bırakın ülkeye ve millete hizmete talip olma konusunda kendilerini geliştirmeyi, eylem biçimlerinde bile yeniliğe gidemeyecek kadar dar kafalı, tembel, idrak yoksunu bir zihniyet var” dedi.
Cumhurbaşkanı 1 Şubat’ta yaşananlar için de, Boğaziçili öğrencilere “Siz öğrenci misiniz, yoksa siz rektörün odasını basmaya kalkışan, orayı işgale kalkışan terörist misiniz?” sözleriyle tepki gösterdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de öğrenciler için, “vandal” ve “barbar” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da rektörlük için seçim yapılmasıyla ilgili kampanyaların üniversiteleri “gereksiz yere politize eden ve bölen kampanyalara dönüştüğünü” ifade etti.
Kalın, 11 Ocak’ta CNNTürk kanalında katıldığı programda, “Türkiye’de rektörlük seçimleri bir dönem denendi ancak bunun kendine göre birçok kusuru ortaya çıktı. Bugünkü modele geçilmesinin temel sebebi de üniversitelerdeki seçim sistemi tartışmalarını bir kenara koymaktı” dedi.
Cumhur İttifakı’nın ortağı Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli de rektör atamasının yasal yollardan yapıldığını ve konunun kapandığını belirtti.
Olaylar son dönemdeki haline nasıl geldi?
Ancak iktidar kanadının, geçen haftanın sonuna doğru kampüste düzenlenen serginin ardından tutum ve söylemini sertleştirdiği, olaylarla ilgili LGBTİ topluluğunu hedef gösterdiği ve darbe iddiasını yeniden gündeme getirdiği görülüyor.
Bulu’nun atanmasını protesto eylemleri kapsamında geçen hafta içerisinde kampüste bir sergi düzenlendi.
Sosyal medyada yayımlanan görüntülerde, açılan sergideki görsellerin yerleştirilmesi sırasında yerde duran ve üzerinde Kabe figürü görülen bir resim yer aldığı görülüyor.
Resmin tam ortasında şahmeran figürü, dört köşesinde de LGBTİ+, lezbiyen, trans ve aseksüel bayrakları yer alıyor.
Sosyal medyada kendisini Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olarak tanıtan bir kişi, resmi yapan kişinin bu görseli neden bu şekilde hazırladığına dair bir açıklamayı paylaştı.
Bu açıklamaya göre, görseli hazırlayan kişi, şahmeran figürüyle “toplumsal mizojinin en büyük motivasyonu olan kurgulanmış dinin merkezine iliştirerek Anadolu kadınlarının bu gizli ve derin mücadelesini bir adım daha cesurlaştırmak” istediğini belirtiyor.
Aynı açıklamada, “Eserin dört köşesine iliştirilmiş LGBTİ+ bayrakları da fark edeceğiniz üzere eserin genel estetik yapısına uzak ve yapay görünmekte. Burada da toplumsal cinsiyetin kendi öz cinsiyetlerimize bizi yabancılaştırıp öz kimliklerimizi bize yapay olarak tanıtmasını gösterdim” ifadeleri yer alıyor.
Boğaziçi Üniversitesi İslam Araştırmaları Kulübü’nün (BİSAK) Twitter hesabı üzerinden resme tepki göstermesi ve hükümete yakın bazı haber kuruluşların sergiyle ilgili videoyu paylaşması olayın geniş kitlelere yayılmasını sağladı.
BİSAK, açıklamasında Kabe’nin “haysiyetsizce tahkir ve tahrif edildiğini” belirterek, “Bu ahlaksızlığın sanat kisvesiyle meşrulaştırılmasını ve üstüne üstlük hadsizce savunulmasını hiçbir şekilde kabul etmiyoruz” denildi.
Olayla ilgili soruşturma başlatıldı ve beş kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden ikisi tutuklandı, ikisi de konutu terk etmeme adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Bakan Soylu, gözaltına alınanların LGBTİ bireyler olduğunu öne sürdü ve “sapkın” ifadesini kullandı.
Soylu’nun bu ifadesi ve düzenlenen operasyonda LGBTİ afiş ile bayraklarına el konulması tepki çekti.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Pazartesi günü hafta sonu düzenlenen operasyona tepki göstermek için rektörlük binasının önünde oturma eylemi düzenledi.
Bulu’nun binadan çıkması için polis sert şekilde müdahale ederek, öğrencileri dağıttı. 159 kişi gözaltına alındı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, öğrencilerin eylemini “rektörlük ablukası suçu” olarak tanımladı ve Bulu’nun LGBTİ Çalışmaları Aday Kulübü’nün adaylık statüsünü kaldırdığı için eylemler düzenlendiğini öne sürdü.
Altun’un bu iddiasına rağmen öğrenciler ve Boğaziçi Dayanışma, protestolarının amacını Bulu’nun istifası, yeni rektörün seçimle belirlenmesi ve tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması olarak sıralıyor.
Altun ayrıca, “Biz reform dedikçe, daha fazla demokrasi dedikçe, yeni anayasa dedikçe, büyüme dedikçe, refahın tabana yayılması dedikçe onlar sokakları karıştırmaya çalışıyor, darbe çığırtkanlığı yapıyorlar” dedi. Ancak mesajında kimleri kast ettiğinin detayına girmedi.
Bakan Soylu da bir mesaj atarak, olaylardan LGBTİ topluluğunu sorumlu tuttu ve daha önceki ifadesini yineledi.
Bunun üzerine Twitter, Soylu’nun her iki mesajına da nefret davranışı hakkındaki” kuralları ihlal ettiği gerekçesiyle uyarı ekleyerek, gizledi.