Kemal ASLAN*
Yüzleşmek, yaşanan bir olay, durum üzerine yapılması gereken bir iletişim eylemidir. Bu anlamda yüzleşme geçmişin şimdide yeniden değerlendirilmesidir. Yüzleşme, yaşanan bir konu ya da durumun açığa kavuşturulması, olaya taraf kişilerin kendilerini ifade etmesi, neyi, neden yaptıklarını ya da söylediklerini dile getirmesidir. Yüzleşme ikili yakın ilişkilerde ya sorunun aşılmasına yönelik olabilir ya da sorunun derinleşmesine, karşılıklı kopuşa yol açabilir. Yüzleşmede bu iki olasılık da geçerlidir. Yüzleşme karşılıklı saygının, değerin hissedildiği, inceliklerin korunduğu durumda yapılabilir.
Yüzleşmek için önce bir olumsuzluğun yaşandığını fark etmek gerekir. Bu farkındalık bireyleri o konu üzerinde konuşmaya, o konudaki kendi konumlarını, bakış açılarını ortaya koymalarına zemin hazırlar.
Yüzleşilecek konunun sıcak olması tarafların sert, katı tavır almasına yol açabilir. Her olay sıcağı sıcağına yüzleşilemez. Aklın sıcaklığını kaybetmesi olayın yarattığı duygusal durumun etkisini kaybetmesi gerekir. Aksi takdirde yüzleşme daha derin krizlere sorunlara yol açabilir.
Yüzleşme karşı tarafı utandırma, gücendirme eylemi değildir. Tersine olayın açığa kavuşturulması ve ilişkilerin samimi biçimde devam etmesine yöneliktir. Yüzleşmeye yönelik niyetin içtenlikle karşılıklı olarak ifade edilmesi bu yönde ilk adımdır. Tarafların zihnen, duygu durumları olarak bu konuda hazır olmaları da yüzleşmede belirleyici rol oynamaktadır. Eğer bu durumun koşulları yoksa yüzleşmede olumsuz sonuçların olması kaçınılmazdır. İkili yakın ilişkilerde yüzleşmenin gerçekleştirilmesinin bir başka adımı da yüzleşilecek ortam ile ilgilidir. Bu ortam yüzleşecek kişilerin eşit biçimde oturacağı, kendilerine ait olmayan bir mekânda olmalıdır. Öbür türlüsü yüzleşmeyi isteyen taraflar yüzleşme ortamının kendi istedikleri ortamda yüzleşilecek konuya ilişkin taraflardan birinin kendi ayaklarına gelerek “üstünlük sağlamaya yönelik” bir tavrı baştan yaratmış olurlar. Hâlbuki yüzleşilecek ortama taraflar aynı anda girmeli ve mekân o kişilerin sürekli olduğu yer olmamalıdır. Bu yüzleşme açısından basit ama incelik isteyen bir durumdur. İnceliklerini gördüğümüz kişi ya da kişiler bazen bu konuda aynı özeni göstermeyebilmektedir. Yüzleşmenin ortamı sessiz, sakin tarafların kendilerini ifade edecek biçimde olmalıdır.
Yüzleşme, bireylerin maskesiz açık biçimde kendilerini ortaya koymaları halinde mümkün olabilir. Maskelerin ardında yaşamanın daha kolay olduğu günümüzde yüzleşme pek istenilen bir durum değildir. Yüzleşme olması için tarafların açık iletişimi kabul etmesi gerekir. Açık iletişimin olmadığı yerde yüzleşme gerçekleşemez. Konuşulanlar hep meselenin odağından uzaklaşılan şeyler olur. Sizin üzerinde hassasiyetle durduğunuz konun olayın taraflarınca geçiştirilmesi, olay sonrası bu konuda her hangi bir açıklama yapılmasına bile gerek duyulmaması yaşadığınız ilişkinin samimiyetini sorgulamanıza yol açar. Üstelik taraflardan birinin sizin dahil olduğunuz konularda her şeyi sorgularken ve adalet anlayışıyla davrandığını ortaya koyarken bu konuda öyle davranmaması sizin o kişiye yönelik kafanızda soru işareti oluşturur. Kendisinin dahil olduğu konuda varsayıma dayanarak konuşması ve konunun aktörü diğer kişiye bunu sormanızı istemesi düşündürücüdür. Kimi zaman “ayıp ettik” diyerek bazı durumlarda kendi rolünü kabul eden birinin yüzleşilmesi gereken konuda böyle davranmaması, iki kelime bile edememesi sizi üzer.
Yüzleşmeye yol açan konuda taraflar ortaya çıkan durumla ilgili kendi konumlarını sürdürmeleri empati yapmamaları ve kendi bakış açılarını korumaları durumunda yüzleşmeye gerek yoktur.
Yüzleşme için yaşanan olumsuzlukta taraflar kendilerinin ne yaptığını, karşı tarafın tepkisinin temelinde hangi olay olduğunu, bunun onda hangi duygu durumuna yol açtığını düşünebilmelidir. Yüzleşme, öteki ben’in kırıldığı, üzüldüğü, rencide olduğu, farklı algıladığı konuların buna yol açan benle konuşabilmesidir. Birbirini karşılıklı dikkate alma, birbirine özenli davranma inceliğidir yüzleşme. Yaratılan umursamazlık, değersizleştirmenin farkına varılmasıdır. Eğer, bu farkındalık ötekinin neye ilişkin davrandığını bir kez dile getirilmesine rağmen “olmamış, yokmuş gibi” süreçte yer alanların “ne var ki bunda” gibi davrandığı bir durumda yüzleşmeye gerek yoktur.
Bu durumda yüzleşme yerine karşılıklı hesap sorma, gerilimi daha da tırmandırma süreci yaşanır. Siz böyle bir sürecin parçası olmak istemiyorsanız yapacağınız şey o ortamdan ve kişilerden uzak durmaktır. Sizi umursamayanları siz de umursamaz hale gelirsiniz. Onlara uzaktan bakar ve yollarının açık olmasını dilersiniz.