Fotoğraflar an’ı donduran ve geçmişi geleceğe taşıyan en etkili belgelerdendir. Tarihe damga vuran anları zaman içinde taşır. O anların kaydedildiği tek bir kare çok şey söyler, geçmişin bütün detaylarını insanlığın önüne serer. O karenin içindeki hikâye insanlığın hikâyesidir.
Polonya’da 50 yıl önce çekilen bir fotoğraf, insanlığa insanlığını hatırlatan “yüzleşmelerin” tipik örneklerindendir.
O yüzleşmeyi belgeleyen ve o anı donduran fotoğraflar, dönemin Almanya Başbakanı Willy Brandt’ın Polonya ziyareti sırasında 7 Aralık 1970 tarihinde çekildi.
Almanya Başbakanı Polonya’nın başkenti Varşova’yı ziyareti sırasında Naziler’in öldürdüğü Yahudiler’in anısına yapılan Yahudi Anıtı önünde diz çöktü. Tüm dünyada yankı bulan bu görüntü tarihin unutulmaz anları arasına girdi.
Amerika’nın Sesi VOA’nın haberine göre, bu unutulmaz karenin çekilişinin 50. yılında Alman medyasında çıkan yazı ve yorumlarda, Brandt’ın simgesel hareketi ‘demokrasi ve insan haklarının sembolü’ olarak tanımlanıyor ve sosyal demokrat siyasetçinin, bugün bile başka ülkelerin siyasetçilerine, kendi geçmişleriyle yüzleşme konusunda örnek olduğu belirtiliyor.
1969’da yılında, Almanya’nın ilk sosyal demokrat başbakanı olarak göreve gelen Brandt, ülkesinin Doğu Bloku’na açılmasını ve o dönemin sosyalist ülkeleriyle barışmasını, en önemli hedef olarak ilan ederek yeni bir siyasi dönemin öncüsü oldu. 1970 yılında tarihte ‘Doğu Anlaşmaları’ olarak anılan Polonya’yla Varşova Anlaşması ve Sovyetler Birliği’yle, Moskova Anlaşması imzalayan Brandt, aynı yıl ilk yurt dışı gezisini Polonya’nın başkenti Varşova’ya yaptı.
Resmi görüşmelerini tamamlayan Alman başbakanı, ziyaretinin en kritik noktalarından biri olan eski Varşova Gettosu’na gitti. Hitler Almanyası’nın işgali altında Varşova’daki Yahudiler’in toplu halde yaşamak zorunda bırakıldığı ve 2. Dünya Savaşı’nın bittiği 1945’e kadar katledilen ve açlıktan en az 100 bin kişinin öldüğü bölgeye, yaşanan dramı anımsatmak amacıyla bir anıt dikilmişti. İki ülkenin diplomatları, Brandt’ın anıta çelenk bırakmasını ve saygı duruşunda bulunmasını planlanlamıştı.
Ancak Brandt sadece anıta çiçek koymakla yetinmeyerek, aniden dizlerinin üstüne çökerek, yaklaşık bir dakika başını öne eğdi. Orada bulunan Polonyalı ve Alman siyasetçiler nefeslerini tutmuş, Brandt’ı izlerken gazeteciler dünyanın en unutulmaz karelerinden birini fotoğraflıyorlardı. Ardından Brandt yavaşça doğruldu ve Alman heyetini yanına alarak anıtı terk etti. Brandt’a eşlik eden siyasetçi ve gazeteciler, daha sonra yaptıkları açıklamalarda, ilk başta başbakanın bayıldığını ya da kötüleştiğini düşündüklerini, sonradan bilinçli olarak diz çöktüğünü kavradıklarını aktarırken Brandt, 1989’da çıkan ‘Hatıralarım’ adlı kitabında bu tarihsel olayı şu şekilde anlatmıştı; ‘Halen bana o hareketimi soruyorlar. Bunu daha önce planladın mı diye. Kesinlikle hayır. Etrafımda duran gazeteci ve foto muhabirleri kadar yakın arkadaşlarım da şaşırmıştı. O davranışımı planlamadım. Bütün Nazi cinayetleri, toplama kampları, işkenceler, kötülükler ve insanlık dışı davranışlar için insanlıktan özür diledim.’
Willy Brandt’ın diz çökerek Hitler dönemi kurbanlarından af dilemesi, Almanya’da bugüne kadar tartışılan bir hareket oldu. Brandt ölünceye dek Alman muhafazakarları ve özellikle sağ-milliyetçi gruplar, sosyal demokrat siyasetçiyi ‘vatan hainliği’ ile suçlandı. Brandt, Yahudiler’in anısı önünde değil, sosyalist rejimin önünde diz çöktüğü suçlamasıyla yaşamak zorunda kaldı. Ancak tarihçilerin çoğu, diz çöküşü Soğuk Savaş’ın bitmesinde atılan en önemli adımlardan biri olarak değerlendiriyor. Ayrıca Brandt’ın adımı geçmişle bazı yüzleşmelerin önünü açan bir öneme sahip olarak yorumlanıyor.
Hollanda’nın 2000 yılında, 2. Dünya Savaşı’nda haksızlık, ayrımcılık ve zulüm yaptığını itiraf etmesi ve Yahudi, Roman ve Endonezyalılardan özür dilemesi, Kanada’nın 2008 yılında, ABD’nin 2010’da soykırım yaptıkları Kızılderililerden özür dilemeleri, Fransa’nın 2017 yılında Cezayirlilerden özür dilemesi, Brandt’ın diz çöktüğü anla ilişkilendirildi.