AB’nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu, aralarında Türkiye’nin bulunduğu 10 ülke için hazırladığı genişleme raporlarını açıkladı. Türkiye için hazırlanan rapor 95 sayfadan oluşuyor.
Raporda Türkiye ile üyelik müzakerelerinin 2018 yılından bu yana ilerlemediğine dikkat çekildi. Demokratik standartlar, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve temel haklar konusunda AB’nin geriye gidişle ilgili kaygılarının giderilemediğine vurgu yapıldı.
Raporun giriş bölümünde Türkiye “kilit ortak” ve “birliğe aday ülke” olarak nitelendirildi. Ayrıca, Doğu Akdeniz’de istikrar ve güven ortamının oluşmasının ve Türkiye ile karşılıklı yarar ve işbirliğine dayanan bir ilişkinin geliştirilmesinin AB’nin stratejik çıkarına olduğu bilönemli olduğu da belirtildi.
Raporda öne çıkan değerlendirmeler şunlar:
- Türkiye’nin Parlamenter Sistem yerine 2018 yılında geçtiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi parlamentonun yasama ve denetleme fonksiyonlarını yavaşlattığına dikkat çekiliyor.
- Sistemde denge ve denetleme unsurları bulunmadığı belirtiliyor.
- Kamu idaresinin giderek siyasallaştığına, hükümetin muhalif belediyeler üzerindeki baskısının yerel demokrasiyi zayıflatmaya devam ettiğine vurgu yapılıyor.
- 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri seçim kampanyasındaki eksikliklere rağmen genel olarak iyi yapıldığı, sonuçlarına saygı gösterildiği kaydediliyor.
- Siyasal çoğulculuk açısından sorunların devam ettiğine ve çok sayıda DEM üyesinin (HDP) tutuklu bulunduğuna işaret ediliyor.
- Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamaması nedeniyle milletvekili seçilen Can Atalay’ın serbest bırakılmadığı not ediliyor.
- Türkiye’nin hukukun üstünlüğü ve temek haklar açısından AB kriterlerine uyma konusunda ilk aşamada bulunduğu, ciddi kaygılar yaratan konularda ilerleme sağlanamadığı, yargı reform paketlerinin temel eksiklerin giderilmesinde etki yaratmadığı vurgulanıyor.
- Türkiye’nin AİHM kararlarına uymayı reddettiği belirtiliyor.
- Türkiye’nin AİHM kararlarına uyması tavsiyesinde bulunuluyor ve Gezi Davası’ndan tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılması isteniyor.
- Türk yargısının Avrupa standartların bağımsız ve tarafsız karar alabilmesinin sağlanması için uygun bir siyasal ve yasal ortam yaratılması talep ediliyor.
- Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanması ve HSYK’nin yapısının değiştirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
- Türkiye’nin yolsuzluk konusunda atması gereken çok adım olduğuna dikkat çekiliyor.
- Temel insan hakları konusunda ilerleme olmadığına dikkat çekiliyor.
- Türk yasalarının insan haklarına saygı gösterilmesi konusunda güvenceler içerdiğine, ancak uygulamalar açısından bunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM içtihatlarına uyumlaştırılması gerektiğine vurgu yapılıyor.
- Terörizme destek iddiasıyla birçok gazeteci, yazar, avukat ve insan hakları aktivistinin yargılandığına dikkat çekiliyor, öncelikle “terörle mücadele yasalarını” AB ile uyumlu hale getirilmesi çağrısı yapılıyor.
- İfade özgürlüğü konusunda da Türkiye’de ilerleme olmadığını vurgulanıyor, LGBT ve azınlıklara karşı ayrımcı tutum ve uygulamalara karşı etkin adımlar atılması isteniyor.
- Halen 54 gazetecinin tutuklu olduğu kaydediliyor ve Türkiye’ye bu alanda ilerleme için gazetecileri, insan hakları aktivistleri ve avukatları serbest bırakması çağrısı yapılıyor.
- 6 Şubat 2023’te meydana gelen depremlerin devam eden etkileri nedeniyle bölgede kaygı verici bir durum olduğunu kaydediliyor.
- Terör örgütü PKK’nın saldırıları nedeniyle sınır bölgelerindeki güvenlik durumunun tehlikeli olduğuna dikkat çekiliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de sınır ötesi operasyonlarına devam ettiği de vurgulanıyor.
- Hükümetin “terörle mücadele” hakkı olduğunu ancak bunu yaparken temel insan haklarının gözetilmesi gerektiğini belirtiliyor.
- Kürt sorununun çözümü için anlamlı bir girişimin gözlemlenmediğine dikkat çekiliyor.
- Güneydoğu Anadolu bölgesinde çalışan gazeteciler, barolar ve insan hakları savunucularının terörle mücadele yasalarının geniş bir yorumla uygulanmasından dolayı baskı altında kalmaya devam ettikleri vurgulanıyor.
- Pazar ekonomisinin oluşturulması ile ilgili kriterler açısından Türkiye’nin ileri bir aşamada olduğu belirtiliyor.
- Hâlâ yüksek olmasına rağmen enflasyonda düşüş gözlendiği, sıkı para politikası sayesinde iç talebin ve dış ticaret açığının azaldığı bildiriliyor.
- Türk hükümetine Merkez Bankası’nın bağımsızlığını daha da kuvvetlendirecek adımlar atması tavsiyesinde bulundu.
- Türkiye’nin ortak dış ve savunma politikası kapsamında AB’ye uyumunun çok düşük oranda olduğu belirtiliyor. 2023’te yüzde 9 olan uyum oranının 2024’te yüzde 5’ne dikkat çekiliyor.
- Türkiye’nin Brüksel’in kabul ettiği Rusya yaptırımlarına katılmaması ve Hamas’ı “terör örgütü” olarak kabul etmemesi de eleştiriliyor.
- Türkiye’nin, liderliğini Çin ve Rusya’nın yaptığı BRICS’e üyelik başvurusunda bulunduğu ve Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesine cumhurbaşkanı seviyesinde katıldığı vurgulanıyor.
- Kıbrıs sorununa ve Türk-Yunan diyaloğuna da geniş yer veriliyor. Atina-Ankara arasındaki yumuşamanın olumlu etkilerinden söz ediliyor. Ancak Türkiye’nin Kıbrıs sorununda BM parametrelerini reddedip iki devletli çözüm ısrarında bulunmasının olumsuz yankılandığına, bu sorunun çözümü için AB’nin elinden gelen katkıyı vermeye hazır olduğuna vurgu yapılıyor.