Engin BAŞCI
CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptaliyle Türkiye’nin sokakları, meydanları uzun bir aradan sonra hareketlendi.
İstanbul Üniversitesi gençlerinin itirazıyla başlayan eylemler İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınmasıyla yeni bir boyut kazandı.
7 gün süren Saraçhane merkezli gösteriler Türkiye’nin birçok şehrinde ez zamanlı yapıldı.
İftar sonrasından sonra saatler 20.30’u gösterdiğinde kitleler itiraz haklarını kullanmak üzere bir araya geldi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 7 gün boyunca her akşam Saraçhane Meydanı’ndan kitlelere seslendi. Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğunun hukuksuz olduğunu söyleyerek, bunu “siyasi bir darbe” olarak nitelendirdi.
Bir haftaya yayılan protestoların genel niteliğine bakıldığında gençlerin bu eylemlerin lokomotifliğini üstlendiği görüldü. Gençler adalet ve özgürlük için mücadele eden bir görüntü sergiledi. Ve bir üniversitede başlayan itirazlar diğer üniversitelere yayıldı.
Polisin gençlere tazyikli su ve biber gazı ile müdahalesi gösterilere katılımı daha da artırdı ve bu eylemlerin daha çok yayılmasına neden oldu. Geçmişte de bu tür orantısız müdahalelerin katılımı tetiklediği, kitlelerin tepkisel olarak büyüdüğü görülmüştü. Gezi direnişindeki ilk müdahale ve sonrasında yaşananlar bunun tipik örneğiydi.
Bu gösteriler sırasında gençler Gezi Parkı eylemlerindekine benzer simgesel görüntüler sergiledi. Şınav çeken gençler, zıplayan gençler, tomaların önünde kitap okuyan kız öğrenci ve belki de en çarpıcı olanı polisin karşısında duran semazen görüntüsü…
Bu süreç CHP ve Genel Başkanı açısından da önemli sonuçlar ortaya çıkardı. Özgür Özel’e genel başkan olduktan sonra izlediği normalleşme politikası nedeniyle getirilen eleştiriler yerini destek ve sempatiye bıraktı.
Özgür Özel kitleleri yönlendirme ve onlarla kurduğu iletişim biçimiyle belki de ilk kez lider kimliği edindi. Son gün Saraçhane’de gençler dağılırken müdahale olmaması için otobüsün üstünde beklemesi, beklerken onlarla kurduğu sıcak diyalog Özgür Özel’in giderek güç kazanan lider imajını pekiştirdi.
Parti Genel merkezini ve adeta evini Saraçhane’ye taşıyan, İBB binasında yatan, orayı ofis gibi kullanan, akşamları kitleleri toplayan, onlarla konuşan, Türkiye’ye seslenen, iktidarı eleştiren, Çağlayan Adliyesi ile Saraçhane arasında mekik dokuyan bir Özgür Özel görüldü.
Bu süreç Türkiye siyasetinde bir ilke de sahne oldu. İlk kez bir siyasi, yani Ekrem İmamoğlu partili ve partisiz 15 milyon kişinin oyuyla CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı seçildi.
Bir partinin adayı değilse Cumhurbaşkanı adayı olunabilmesi için 100 bin kişinin imzası gereken bir ortamda 15 milyon kişinin desteği önümüzdeki süreç açısından son derece önemli. Bir de bu kişi tutukluysa bu destek daha ilginç bir hale geliyor. Her an her şeyin olabileceği Türkiye’deki siyasal yaşamda ortaya çıkan bu tablo parti içi ve dışında dengeleri değiştirebilecek güce sahip. Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin Özgür Özel’e ve İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığına koşulsuz desteği ve kitleler önünde eski partisiyle kurduğu sıcak temas bunun göstergesi.
İşte böylesi bir ortamdan ve bu kriz günlerinden CHP adına iki lider çıktı: Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel.
Biri “Cumhurbaşkanı Adayı”, diğeri “Genel Başkan”…
Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptaliyle başlayan, gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla devam eden “Saraçhane itirazı” CHP’nin boykot çağrısı ile de siyaset tarihinde çokça konuşulacak bir duruma sahne oldu.
CHP Genel Başkanı Saraçhane meydanında yüz binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen mitingleri canlı yayınlamayan televizyon kanalları ve onlara bağlı şirketleri afişe ederek boykot çağrısı yaptı. Bu çağrı meydandan da destek buldu ve heyecan yarattı. CHP bunun için bir de boykotyap.com adıyla bir web sitesi açtı.
Ve 7 gün boyunca CHP’nin organize ettiği eylemler CHP’yi de aşan, gençlerin itiraz hakkını kullandığı, adalet ve özgürlük arayışına dönüşen bir görüntüye evrildi.
Bu süreç içinde çokça gözaltı ve tutuklama da yaşandı. Eylemleri ve polis müdahalelerini görüntülemek isteyen gazeteciler gözaltına alınıp tutuklandı. Çok sayıda genç tutuklananlar arasındaydı. Ekrem İmamoğlu kampanya sloganına dönüşen “Her şey çok güzel olacak” sözünün sahibi Berkay Gezgin de tutuklanan gençler arasında yerini aldı.
Tutuklamalara itiraz eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Saraçhane’deki son mitingde son günlerdeki tutuklamalarla birlikte İstanbul’daki cezaevlerinde yer kalmadığını duyurdu.
CHP, belki de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanmasını engelleyen bu eylemleri başka alanlara kaydırarak mücadeleyi sürdüreceğini de açıkladı.
Ve ilk adres olarak da arefe günü Maltepe Meydanı’nı gösterdi. Büyük bir mitingle yeni bir mücadele başlatacaklarını duyurdu.
Toplumsal muhalefeti örgütleyen ve yönlendiren, muhalefet partilerine çatı oluşturulan CHP bu süreçte siyasette gündem belirleyen ve ön alan başat bir aktöre dönüştü.
Sözün özü; ön seçim ve diploma iptali şeklinde iki karşı hamleyle başlayan siyasetteki bu satranç oyununda CHP rüzgarı arkasına almış gibi görünüyor.
Yeni İmralı süreci de satranç tahtasındaki önemli hamlelerden biri. Ekrem İmamoğlu etrafında kümelenen toplumsal tepki, adalet ve demokrasi talebi Yeni İmralı sürecinin seyrinde de etkili olabilir. Çünkü iktidarın CHP’yi köşeye sıkıştırma, baskılama ve terörize göstererek zayıflatma stratejisinin dayanaklarından biri olan “kent uzlaşısı”nın bir ucu da Kürt siyasetine dokunuyor.
Türkiye’yi siyasette hararetli ve hareketli günler bekliyor.