“Maltepe mitingi, Türkiye’de yeni bir dip dalganın oluştuğunun göstergesi”…

Kemal Aslan

Maltepe Mitingi: İzlenimler

Maltepe mitingi Türkiye’de yeni bir dip dalganın oluştuğunun göstergesi. Artık bloklaşma ve kutuplaşma siyaseti yürüten iktidar büyük çoğunluğu konsolide edemiyor, gündemi belirleyemiyor. 19 Mart’tan itibaren yaşananlar toplumda hak, hukuk, adalet konusunda yaşananlara karşı bir tepki oluşturdu. Marmaray ile miting alanına giderken örgütsüz toplumun farklı kesimlerinden insanların ilan edilen dokuz günlük tatile rağmen İstanbul’da kaldıklarını, siyasi iktidarın hedefi doğrultusunda tavır geliştirmediklerini ortaya koydu. Siyasal aklın ortaya koyduğu edilgenleştirme tavrına karşı kitleler yaşanan adaletsizlik, hukuksuzluk, haksızlığa tepkisiz kalmadılar.

İdealtepe’den miting alanına yaklaşık yarım saatte yürüdük. Yol boyunca örgütlü kesimlerin yanı sıra çoğunluğunu örgütsüzlerin oluşturduğu kesimler vardı. Tarihin dönüşüm noktalarından biriydi bugün. Tarihsel kırılma 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başladı. Bu tarih siyasal, sosyal anlamda bir dönüşümün olacağının ipuçlarını verdi. Bu süreç zaten Ekrem İmamoğlu’nun “Tek Adam Rejimi”ne karşı alternatif olduğunu ortaya koydu.  Artık siyasal iktidarın bir seçeneği var ve kitleler bunun farkında. CHP lideri Özgür Özel de Saraçhane –Çağlayan sürecinde başarılı bir kriz yönetimi gerçekleştirdi ve kitlelerle, farklı siyasal, toplumsal kesimlerle bağlantı kurdu, onun seslerini dikkate aldı. Bir anlamda Özgür Özel, CHP lideri olduğunu bu süreçte ortaya koydu.

Maltepe mitingi, Türkiye’nin iç savaşa sürüklenmeden demokratik süreçler çerçevesinde değişim ve dönüşümü gerçekleştireceğini ortaya koydu.

Korku duvarlarının yıkıldığının bir göstergesiydi Maltepe mitingi. Artık, insanlar, taleplerinin, isteklerinin, arzularının dikkate alınmasını istiyor.

Gençler, her dönemde toplumsal sorunlara duyarlıdır. Bu süreçte de gençler toplumsal tabaka olarak haksızlığa karşı kendi çıkarlarını düşünmeden tepkilerini ortaya koydular. Gözaltı, tutuklamalara karşı tavırlarını sürdürdüler. 1970’li yılları yaşamış biri olarak gençlerin toplumsal duyarlılıklarına yeniden şahit oldum.

Maltepe mitinginde sorunların sandık çerçevesinde çözülmesini isteyen bir gücün ortaya çıkığını gösterdi. İlk defa siyasal iktidarın seçimden, sandıktan “korktuğu” ortaya çıktı. Zaten son yapılan anketlerde de Ekrem İmamoğlu’nun yüzde 54 oranında oy alması da bunu doğrulamaktadır.

Bayram öncesi mitingin düzenlenmesi katılımın düşük olabileceği endişesi yaratsa da böyle olmadı. Çoğunluğu İstanbul’da yaşayanlar olmak üzere Türkiye’nin farklı yerlerinden gelenler bu endişeyi boşa çıkardılar. Miting alanını dolduranlar haksızlığa karşı hak, hukuksuzluğa karşı hukuk, adaletsizliğe karşı adalet istediklerini “hak, hukuk, adalet” sloganıyla dile getirdiler. Farklı siyasal eğilimler miting alanında seçme ve seçilme hakkına sahip çıkmak için bir araya geldi. Örgütlü kesimler kadar örgütsüz kesimler de vardı.

 Artık, gençler, kadınlar, işçiler, emekliler, esnaf değişim ve dönüşüm istiyorlar. Siyasal iktidar artık toplumsal talepleri karşılayamıyor, toplumun farklı kesimlerine dokunamıyor. CHP bu durumda halkın büyük bir bölümünde bir iktidar seçeneği olarak ortaya çıkıyor. Ekonomik sorunların giderek artması, geleceğin nasıl olacağının öngörülememesi başta gençler olmak üzere herkesi kaygıya sürüklüyor. Toplumsal muhalefetin CHP içinde kendini ifade etmesi bu taleplerin karşılanacağı yönünde bir arayışın somutlaştığı anlamına geliyor. Siyasal iktidar toplumsal tabanının giderek zayıfladığının farkında. O yüzden sandık çerçevesinde bir öneri siyasal iktidardan gelmiyor. Tersine CHP sandığı ve seçimi öne çıkarıyor. Siyasal iktidar ilk defa seçimin yapılması durumunda iktidarını kaybedeceğinin bilincinde. Siyasal iktidarın meşruiyet temelleri bu tür kitlesel mitinglerle zayıflıyor.

Maltepe miting alanında bulunanlar kadar alana girmeyenler de vardı. 2 milyon 200 bin insanı bir araya getiren hak, hukuk ve adalet arayışıydı. 1974’ten beri siyasetin içinde olan ve 1978’den beri gazetecilik yapan biri olarak ilk defa bu kadar kitlenin bir araya geldiğini gözlemledim. Farklı siyasal ve toplumsal kesimlerden gelenlerin ortak paydası cumhuriyetin değerleri, farklılıklarla bir arada yaşama ve demokrasinin geliştirilmesidir. CHP, bu kitlelerin taleplerini siyasal bir program haline getirmelidir. Bu muhalif kitlelerle bağın sürdürülmesi, onların dinamizmini sürdürmesi açısından da önem taşımaktadır. Mitingde Ekrem İmamoğlu’nun başörtülü annesinin konuşturulması, onun muhafazakâr bir bağı olduğunu da göstermesi açısından önemliydi. Dilek İmamoğlu da konuşmasında hem gençlere hak ettiği değeri yeniden ifade etti hem de ötekileştirmeden birleştirici, kapsayıcı bir konuşma yaptı. Ancak kendisine önerim ses tellerini fazlaca yoruyor fonetik ve diksiyon eğitimi alması durumunda daha etkili konuşacaktır. Önümüzdeki günlerde kendisinin miting alanlarında ve kamusal alanlarda daha çok konuşmasının güçlü ihtimal olduğu düşünülürse bu konuda bir uzmanla çalışması zorunlu hale gelmektedir. Bu durumda mesajlarını daha etkili biçimde kamuoyuna duyurabilecektir. 

Ekrem İmamoğlu’nun yapay zekâ ile düzenlenen görüntülü konuşması CHP’nin teknoloji kullanımında da başarılı olduğunu gösterdi. Kısa zamanda böyle bir durumun başarılması takdir edilesi bir durumdur.

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik hem İmamoğlu’nun mektubunu okurken hem de yaşanan sürece ilişkin söylediklerinde kitleleri harekete geçiren bir üslubu olduğunu ortaya koydu. Krizler yeni siyasal aktörlerin ortaya çıkmasına yol açar Özgür Çelik de böyle bir aktör olduğunu gösterdi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in konuşması etkili değildi. Bence Saraçhane ve Çağlayan sürecinde gösterdiği performansı bu mitinge sergileyemedi. Zaten konuşmasının 20’inci dakikasından sonra alandan ayrılanlar oldu. Miting alanında kitlelerin heyecanını artıracak söylemin ortaya konulması önemlidir. Ama bu kez Özgür Özel bunu başaramadı. Konuşmasına 19 Mart’tan itibaren yaşanan süreci uzunca anlatarak başladı. Zaten bunları miting alanına gelenlerin çoğunluğu biliyor. Önemli olan o kitleye şimdi ve geleceğe yönelik hedeflerin ortaya konulması, bundan sonra ne yapılacağının siyasal iktidara karşı planlarının ipuçlarının verilmesiydi. Özgür Özel, somut bir siyasal program ortaya koyamadı. Bence etkili konuşma ve etkili metin oluşturma konusunda danışmanlarla çalışmalıdır. Miting alanına gelen kitleler “bundan sonra ne olacak? Ne yapılacak” sorularının yanıtı bekliyor.  Bunun yapılmaması bir eksikliktir. Toplumsal muhalefetin, oluşan yeni dip dalganın CHP içinde var oluşunu sürdürmesi bu konuda somut adımlar atılmasına bağlıdır.

Maltepe mitingi, 1990’lı yıllarda neoliberallerin “meydanlar, kitleler önemini yitirdi” biçiminde söylemlerinin geçersiz olduğunu bir kez daha görüyoruz. Kitlelerin meydanlara çıkmasından korkan onları pasifize etmeye çalışan neoliberallerin sesleri son on yıldır siyasal iktidarla ittifak halinde de değiller. Onların unuttukları şu: Hala kitlelerin tepkileri dünyanın her yerinde önemli. Üstelik kitleler siyasal iktidarın değişmesinde önemli rol oynamaya dünyanın farklı bölgelerinde devam ediyor.

Maltepe mitingine insanlar sürü psikoloji ile değil duydukları kaygılar, geleceksizlik, haksızlık, adaletsizlik ve hukuksuzluk nedeniyle katılıyor. Son on yılda yaşananlara duydukları öfke, tepki var. Siyasal iktidarın dışlayıcı tutumu bunda belirleyici rol oynuyor. Genelde mitinglerde sürü psikolojisi belirleyici olur ama Maltepe mitinginde öyle olmadı. Katılanlar birleştikleri asgari müşterek çerçevesinde toplumsal çıkarları korumaya çalışıyorlar. Türkiye tarihine yeni bir dönem başlıyor. Bu dönemi baskılar, gözaltılar, tutuklamalar yoluyla engellemek mümkün değildir. Siyasal iktidarın olayların zamanla yatışacağı düşüncesi artık bir ham hayaldir. Umut yeşermeye başlamıştır. Bunun önüne geçilmesi mümkün değildir. Siyasal iktidar da değişim ve dönüşümün seslerini duymaktadır. Türkiye’de demokratik geleneklere bağlı güçlü bir toplumsal muhalefetin olduğu son dönemde ortaya çıkmıştır. Sandıktan kaçmak mümkün değildir.