Kemal ASLAN
Pişmanlık, şimdiden önce yaşanan zaman diliminde yaşananlara ilişkin olmaması gerekenlere yönelik bir farkındalıktır. Pişmanlık, şimdiden bir dakika sonra da olabilir, bir gün sonra da… Pişmanlık, temelde bireyin geçmişe yönelik kendisinden kaynaklanan olumsuzlukların (hata, yanlışlık) bilincine varılmasıdır. Pişmanlık, ikili yakın ilişkilerde (arkadaşlık, dostluk, flört, sevgililik, vb.) durumlarda yapılmaması gerekenlerin (değer çatışması, etik ihlal, hakaret, hata, yanlış, vb.) yaşanmasından kaynaklanmaktadır. Pişmanlık, “keşke öyle davranmasaydım”, “keşke öyle söylemeseydim” temelinde yaşanan gerçekliğe yönelik bireyin farkındalık oluşturmasıdır.
Düzeyi ne olursa olsun yakın ilişkilerde bireyler arasında çatışmaların olması, iki farklı benliğin bize dönüşme sürecinde yaşanmaktadır. Zira ilişkiler, yaşanan sorunlara, krizlere yönelik çözüm arayışları ile güçlenir. Taraflar, kendilerini böyle durumlarda daha iyi tanıyabilirler. Çünkü yakın ilişkilerde bireyler karşılıklı olarak birbirlerinin aynası olmaktadır. Bu aynada bireylerin olumlu, güzel yanlarının yanı sıra olumsuz, kötü yanları da görülmektedir. İkili ilişkilerde bireyin karanlık yönleri de zaman zaman ortaya çıkmaktadır. Üstelik sürecin tarafları da daha önce kendilerinde fark etmedikleri bir durumu fark edebilmektedirler.
Pişmanlık, bu farkındalık içinde ortaya çıkmaktadır. Pişmanlık, ötekine verilen değer nedeniyle söylenen söz ya da davranışın ötekinde yol açtığı tahribatın (duygusal, ruhsal, vb.) görülmesidir. Pişmanlık, ikili yakın ilişkilerde size verilen değeri aşındıran bir eylemin telafi edilmesine yönelik bir arayıştır.
Pişmanlık, bireyin kendi söz ve eylemlerinin nedenleri üzerinde durup bu konuda değişmeyi, dönüşmeyi içermelidir. Pişmanlık, duygusal olgunluğa yönelik bir çaba olmalıdır. Duygusal olgunluk, söylenen söz ya da yapılan eylemin nereden kaynaklandığını, geçmişte yaşanan hangi olay ya da olayların bunda katkısı olabileceği konusunda kendini sorgulamayı; bu konuda bilinç oluşturmayı, yaşanan olaylarda kendi rolünün katkısını kabullenmeyi ve kendini değiştirmeyi içerir. Egoların şişik olduğu durumlarda her bireyin bu konuda adım atması o kadar kolay da değildir. “Benlik savaşları”nın olduğu durumlarda bireyin bunu fark etmesi de mümkün olamamaktadır. O zaman pişmanlık da duyulmamaktadır. Bu ilişkilerde tahammülsüzlüğe, karşılıklı dayatmalara ve kopuşa yol açmaktadır.
Oysa her insanın değerli olduğu, ikili yakın ilişkilerde yaşanan etkileşimler sonucu karşılıklı olarak bireylerin etkilendiği gerçeği unutulmamalıdır. İnsanın kendini (değerleri, normları, arzuları, istekleri, hayalleri, fantezileri vb.) tanıması ikili ilişkiler içinde olmaktadır. Dolayısıyla pişmanlık, ötekini anlamaya, ikili ilişkileri onarmaya, ilişkilerde yaşanan sorunları telafi etmeye yönelik bir adımdır. Ancak, sürekli benzer durumların yaşanması, taraflardan birinin benzer hataları, yanlışları vb. durumları sürdürmesi pişman olsa da yaşadığı gerçeklikle yüzleşemediği, kendini değiştirme ve dönüştürmede yeterince çaba göster(e)mediği algısını yaratabilir. Duygusal olgunlaşma, süreç içinde kendinin farkında oluşunu içermektedir. Pişmanlık duyan birey, belirli alanlarda değiştiğini, dönüştüğünü yaşamın içinde ortaya koysa da gündelik yaşamda ortaya çıkan başka konularda ortaya çıkan çatışmalar, karşı tarafın hassasiyetleri, kırılganlıkları yeni pişmanlıklara yol açmaktadır. İki farklı benliği olan bireyin yakınlaşması (dostluk, arkadaşlık, sevgililik vb.) birbirini tanıması benzerliklerin yanı sıra farklılıkların da olduğunun kabulü temelinde olmaktadır. Bu kabul, karşı tarafın değerlerinin tahribatına yol açmamalıdır. Yaşanan olaylarda ötekinin hassasiyeti, duyarlılığı dikkate alınmalıdır. Tersi durum ötekinin kendisini değersizleştirildiği düşüncesine yol açabilir. Her ne kadar farklı olaylarda böyle olmadığını söz ve davranışınızla ortaya koysanız da böyle bir algı doğabilir. Bu algı, sizin pişmanlığa yol açan benzer olaylarda geçmişteki gibi davranmadığınızda, tepki göstermediğinizde değişebilir. Bunun için sadece pişmanlık duymak yetmez; kendinizi değiştirdiğinizi, dönüştürdüğünüzü benzer olaylarda ortaya koymanız gerekir. Pişmanlık, geçmişe yönelik “keşke öyle olmasaydı” çerçevesinde kalmamalıdır. Çünkü zaman yolculuğu yapmadıkça geçmişte olanlara bir müdahale yapmanız mümkün değildir. Önemli olan geçmişte yaşananlardan ders çıkarıp benzer durumlarda hatalı, yanlış vb. davranışlarda bulunmamaktır. Pişmanlık, bireyin ikili yakın ilişkilerde geçmişte yaşananların telafi edilmesine yönelik olarak kendini yeniden yapılandırmaktır. Bu yazması kadar kolay olmayan bir süreçtir. Sizin yaşadığınız bu süreçte ötekinin buna sabrı olup olmadığı, sizin dönüşümünüze eşlik edip etmeyeceği de yanıtlanması gereken bir sorudur.