İngiltere ve AB, aylardır süren görüşmeler olumlu sonuçlandı. Taraflar, Brexit anlaşmasında uzlaştı.
Anlaşma, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen arasındaki uzun ve zorlu görüşmelerin sonunda geldi.
İngiliz yayın kuruluşu BBC Türkçe’nin haberine göre; İngiltere Başbakanı Boris Johnson, düzenlediği basın toplantısında ‘kapsamlı Kanada tipi bir serbest ticaret anlaşması’ yapıldığını aktardı.
İngiltere’den bir yetkilinin basına verdiği bilgiye göre, “sıfır gümrük vergisi ve sıfır kota öngören AB içindeki en büyük ticaret anlaşması” gerçekleştirildi.
İngiltere, AB’den 31 Ocak 2020’de çıkmıştı; ancak ticaret işbirliğinin 11 ay daha sürmesine karar verilmişti.
Anlaşmanın İngiliz parlamentosunda 30 Aralık’ta oylaması bekleniyor. Milletvekilleriyle henüz paylaşılmayan anlaşma için ana muhalefetteki İşçi Partisi de destek vereceğini açıkladı.
Bu geçiş süresi dolmadan önce yeni yıldan itibaren uygulanacak yeni kurallara karar verilmesi için görüşmeler yürütülüyordu.
Son tarih olan 31 Aralık’a yaklaşılırken görüşme trafiği hızlanmış; İngiltere ile Avrupa arasındaki sularda balıkçılık yapılması ve ortak güvenliğin nasıl sağlanacağı üzerine tartışmalar yoğunluk kazanmıştı.
Şimdi anlaşmanın hem Londra hem de AB tarafında onaylanarak imzalanması gerekecek.
İngiltere: Bugüne kadar imzalanan en büyük ticaret anlaşması
İngiliz hükümeti, yaptığı açıklamada “İngiliz halkına 2016’daki referandumda ve geçen yıl yapılan seçimde söz verilen her şey, bu anlaşmayla sağlanmış oldu” ifadeleri kullanıldı:
“Paramızın, sınırlarımızın, ticaretimizin ve balıkçılık yapılacak sularımızın kontrolünü geri aldık. Bu anlaşma, İngiltere’nin her köşesinde aileler ve iş yerleri için mükemmel bir haber. AB ile bugüne kadar varılmadığı şekilde sıfır tarife ve sıfır kota üzerinde uzlaşıya varılan ilk ticaret anlaşmamızı imzaladık.
“Anlaşma iki tarafın da bugüne kadar imzaladığı en büyük ticaret anlaşması, 2019’da yapılan 668 milyar poundluk ticaretin tümünü kapsıyor. Artık AB’nin yörüngesine olmadığımızı, AB kurallarına bağlı kalmak zorunda olmadığımızı, Avrupa Adalet Divanı’nın artık bizim için bir rolü olmadığını ve egemenliğe dönüş için kırmızı çizgi niteliğinde olan tüm taleplerimize eriştiğimizin kanıtı bu anlaşmadır. 1 Ocak 2021 itibarıyla siyasi ve ekonomik egemenliğimizi tam anlamıyla kazanıyor. Puana dayalı göçmenlik sistemi de İngiltere’ye giren herkesin kontrolünü elimize almamızı sağlayacak ve serbest hareketliliği sona erdirecek.”
Jonhson, “Anlaşma yapıldı” ifadeleriyle bir fotoğrafını da sosyal medyada paylaştı:
İngiltere, anlaşmayla birlikte AB’nin düzenlediği uluslararası öğrenci değişim programı Erasmus’tan da kendi talebiyle çıktı.
Von der Leyen, anlaşmanın imzalanmasının ardından düzenlediği basın toplantısında “Ticarette AB kurallarına saygı gösterileceğini” söyledi ve adil rekabet hakkı engellenirse başvurulacak etkili araçlar üzerinde de uzlaşıldığını belirtti.
İngiliz yetkililerin üzerinde durduğu “egemenlik” meselesiyle ilgili de konuşan von der Leyen, küresel güçlerin birlikte hareket etmesinin her tarafın çıkarına olduğu vurgusu yaptı:
“İklim değişikliği, enerji, güvenlik ve ulaşım gibi iki tarafın da çıkarına olan meselelerle ilgili İngiltere ve AB işbirliği yapmaya devam edecek. Hâlâ birbirimizden ayrı yapabileceklerimizden daha fazlasını birlikte başarabiliriz. Tüm bu tartışmalar her zaman egemenlik üzerine oldu. Bugün kendimize dönüp 21. yüzyılda egemenliğin ne anlama geldiğini sormalıyız. Bugün egemenlik, gücümüzü birleştirmek ve büyük güçlerin yer aldığı dünyada birlikte konuşarak hareket etmektir. Kriz zamanı tek başımıza ayakta durmaya çalışmaktansa birbirimize destek olmaktır. AB de bunun pratikte nasıl işe yarayacağını göstermiştir. Biz, uzun zamandır müttefikiz. Birçok konuda ortak çıkarlarımız var. İngiltere ve AB omuz omuza hareket etmeye devam edecek.”
Brüksel’deki yetkililer, 31 Aralık’ta sona erecek olan Avrupa Birliği (AB) anlaşmasından sonra uygulanacak yeni ticaret anlaşması üzerinde Noel günü olan 25 Aralık’tan önce bir ticaret anlaşmasının açıklanabileceğini söylemişti.
Avrupa Adalet Divanı’nın bir rolü olmayacak
İki taraf koronavirüs salgınıyla mücadele ederken bir yandan da aylar süren zorlu müzakereleri yürüttü.
Anlaşma olmaması halinde iki tarafın da ithalat ve ihracat için ödeyeceği vergiler artacak, bu da ilgili ürünlerin fiyatlarını etkileyecekti. Bunu engellemek için iki tarafın da yoğun çaba harcadığı belirtilmişti.
BBC politika editörü Laura Kuenssberg, son dönemde Johnson ve von der Leyen’in imzalanacak metnin son halini alması için dört kez telefonda görüştüğünü; müzakerecilerin son birkaç detay üzerine çalıştığını söylemişti.
Bu detaylar arasında İngiltere kara sularında farklı balık türleri için farklı avlanma kotalarını belirlemek de vardı.
Avrupa Adalet Divanı’nın yeni anlaşma kapsamında bir rolü olmayacak.
Tarafların anlaşmazlık durumunda AB hukuku yerine uluslararası hukuka bağlı kalınacak farklı bir sistem üzerinde anlaştığı belirtiliyor.
Beş yıl içinde yeni balıkçılık anlaşmaları yapılacak
Beş yıl içinde taraflar yeni balıkçılık anlaşmaları yapacak. Böylece sürecin sonunda İngiltere’nin, kendi sularındaki balıkların üçte ikisini avlama hakkına sahip olması planlanıyor.
İmzalanan anlaşma yaklaşık 2 bin sayfa uzunluğunda. Şu an tatilde olan İngiltere parlamentosunun anlaşmayı 30 Aralık’ta oylaması bekleniyor. Ancak milletvekilleriyle anlaşmanın detayları henüz paylaşılmadı.
Ana muhalefetteki İşçi Partisi ise anlaşmayı destekleyeceğini açıkladı. Böylelikle anlaşmanın parlamentoya getirilmesiyle birlikte hızlıca onay alması bekleniyor.
AB tarafı da ocak ayında yapacağı toplantıyı öne çekip anlaşmanın 1 Ocak’tan önce yürürlüğe girebilmesi için erken tarihte bir oylama yapabilir. Anlaşmanın içeriğine bağlı olarak her AB üyesi ülkenin kendi parlamentosundan ayrı onay alınması gerekebilir. Ancak bu zamana yayılabilecek bir süreç.
En büyük tartışma balıkçılık hakları üzerineydi
Üzerinde uzlaşılması için gece boyunca çalışılan son detayların balıkçılık hakları üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
İngiltere, kendi sularında 1 Ocak’tan itibaren balıkçılık konusunda hak sahibi olmak istiyordu.
AB ise İngiltere’nin hak sahibi olması ve kotaların genişletilmesi sürecinin zamana yayılmasını istiyordu. Böylece Fransa, İspanya ve diğer üye ülkelerden giden balıkçıların bir süre daha avlanma hakkı olması gerektiğini savunuyordu.
Balıkçılık dışında son ana kadar süren bir anlaşmazlık da İngiltere’nin AB ile ticaret yapan şirketlerinin AB kurallarına bağlı kalması gerekliliği üzerine oldu. AB, üye ülkelerdeki şirketlerle İngiltere’deki AB’ye ticaret yapan şirketlerin aynı kurallara bağlı kalmasını istiyordu.