Kaçınılmaz olanı yaşamak

Kemal ASLAN

Ekim ayının ilk haftasında tiyatrolar perdelerini açar; uzun bir bekleyiş sona erer; yaz dönemi hazırladıkları oyunları seyircilerle paylaşırlar. Çocukluğumdan beni tiyatroya gitmeyi sinema salonlarında olmak kadar severim. Tiyatro bana soluk aldığımı, canlı olduğumu, düşündüğümü, hissettiğimi hatırlatır. Konserlerdeki gibi farklı duygu durumlarına girerim, sanatçıların canlı performansları ile. Sinemada da bu olur ama orada bu havayı tam bulamam. Estetik hazzı yaşamanın oyuncularla doğrudan bağ kurmanın olanağını verir tiyatro, konser gibi. Etkileşimi doğrudan hissedersin. Benim için hayatın her alanında etkileşim önemli. 

Büyük Romolus, Friedrich Dürrenmatt’ın yazdığı tek perdelik yarı müzikal bir oyun. Büyük Roma İmparatorluğu’nun çöküşünü o son 24 saati imparatorluk sarayında yaşananlar çerçevesinde anlatıyor.

Bireysel ve toplumsal yaşamda kaçınılmaz olan yaşanıyor, ne kadar önlemeye çalışsak da tarihsel, toplumsal koşulların belirleyiciliğini kendini gösteriyor. Büyük Romulus, adlı oyun 476 yılında çöken Roma’nın son gününü Saray içindeki yaşananlar üzerinden anlatıyor. 

İmparator Romulus Augustulus, tek tek şehirlerin düşmesine rağmen Cermen istilasına karşı herhangi bir eylemde bulunmaz. Bilinçli, seçilmiş bir eylemsizlik, kayıtsızlık içindedir.

Son 24 saatini çok sevdiği tavukları yetiştirmekle uğraşır. Eşi, kızı ve bakanları Cermenlerle karşı bir şey yapmasını isterken o Roma İmparatorluğunun çökmesi gerektiğinin farkındadır. 20 yıllık iktidarı süresince adım adım bu sürece doğru gidildiğinin tarihsel bilincindedir.

Roma İmparatorluğunun kuruluşundan sonra değerlerini yitirdiği, zülüm, işkence ve baskıyla iktidarda kaldığının farkındadır. İnsanlık tarihinde Romanın son döneminin iyi anılmayacağını şuurundadır. 

Bütün kurumlarda çöküşün görünümleri ortaya çıkmıştır. Baskı artmıştır, halk yoksuldur, hukuk ve adalet yoktur, ordu güçlü değildir, ehliyetsiz, liyakatsiz devlet yönetimindedir. İmparator dışında herkesin gözü olana-bitene kapalıdır, “gelmekte olanı göremezler.”  

Saray çevresi her zaman her şeyin üstünü örtüp yeni bir algı yaratmaya çalışır. Allahtan o dönemde kitle iletişim araçları yok göz boyacılığı yapacak medya da daha ortalarda değil.

Pavia’nın düşüşünü İmparatora bildirmek için gece-gündüz 24 saat aralıksız at süren asker Spurius Titus Mamma, bu haberi imparatora bildirmek için uğraşır ama nafile.  Kriz zamanlarında bile geleneksel bürokratik uygulama geçerlidir. İmparatorun karşısına her isteyenin pattadak çıkması mümkün olmadığından bu hemen gerçekleşmez.

İmparator Romulus, büyük bir kayıtsızlık içinde eylemsizliğini sürdürür. O, yeni bir dönemin başladığını artık Roma’nın yaşamasının mümkün olmadığının bilincindedir. Üstelik bunu karısı, kızı ve kızının nişanlısı Emilian ile yaptığı tartışmada ortaya koyar. Bu tartışmalar siyaset felsefesinin temel kavramları üzerine yeniden düşünmeye yol açacak niteliktedir. Vatan konusu bunlardan biri mesela. Romulusa göre vatan, devletin işlediği cinayetleri örtmek, geniş yığınları harekete geçirmek için kullandığı bir kavramdır. Ona göre, iktidar, adaletle yürütülmelidir, zülmün, baskının olduğu yerde iktidarın sürdürülmesi mümkün değildir.  Roma’nın kurucusu Romulus’un adını taşıyan son imparator, dolaylı olarak imparatorluğunun mezar kazıcısıdır. 

Hazinede para yoktur, 17 yaprak bulunan tacının altın yapraklarından her birini satmak zorunda kaldığından sadece iki yaprak kalmıştır. Üstelik Roma’nın kahramanlara ait büst ve heykelleri de antikacıya satmak durumundadır. En az iki aydır askerler dahil imparatorlukta görev yapanlara maaşları ödenememektedir. Roma, o eski ihtişamlı günlerinden oldukça uzaktır. Ekonomisi yürümeyen, doğal sınırlarına ulaşan imparatorluğun her geçen gün toprak kaybettiği gelirlerin azaldığı, insanların mutsuz olduğu bir ülkedir artık Roma. 

Büyük Romulus, yeni bir dönemin başlaması için Roma’nın çökmesinin tarihsel bir zorunluluk olduğunun farkındadır. Kişisel iktidarını sürdürmenin de o kadar kolay olmadığını görür. Çevresindeki herkes gücünü ondan aldığından eylemde bulunmasını bekler. Ama o yapacağı eylemin sonuçsuz kalacağının bilincindedir. 

Örneğin zengin Alman pantolon üreticisi Caesar Ru, imparatorun kızı Prenses Rea ile evlenmesi durumunda Cermen kuvvetlerine 10 milyon sikke ödeyerek onların geri çekilmelerini sağlayabileceğini teklif eğer. Yani Romulus’a “kızınla evlenmeme izin verirsen imparatorluğun devam eder” der. O, bunu reddeder. 

Benzer teklifi üç yıl Cermenler’in elinde ağır işkence ve baskı gören Emilian, Rea’ya yapar. Onun kendisini ölçüsüz sevdiğini bildiğinden Caesar Ru ile evlenmesini ister. Rea, önce karşı çıksa da “vatan için”, bunu yapmayı kabul eder; ancak yine imparator Romulus, buna izin vermez, kızına nişanlısı ile evlenip mutlu olmasını söyler. 

Yaklaşık 90 dakika süren oyun, günümüzde iktidarını sürdürmek için her türlü alavere dalavere yapanlara “aslında bütün çabalarınız sonuçsuz, kaçınılmaz olan yaşanır” demek istiyor. Bunu anlamak için tarihsel bilinç, siyaset felsefesi, insanlığın büyük macerasını kavramak gerekir. Muktedirlerin öyle uzun zamanları yoktur. Tarih içinde bir nokta bile olamadıklarını anlamaları epey zaman alır. O nedenle Büyük Romulus, oyunu mutlaka izlenmelidir.