İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un koronavirüsün mutasyona uğradığını ve yeni virüsün daha bulaşıcı olduğunu açıklamasıyla başta Avrupa olmak üzere dünya alarma geçti. Dünya Sağlık Örgütü de bütün ülkeleri önlemlerin sıkılaştırılması konusunda uyardı. Birçok ülke İngiltere’den seyahatleri yasakladı.
İngiliz yayın kuruluşu BBC Türkçe’nin haberine göre; değişime uğrayan yeni tür virüs ilk olarak Eylül ayında tespit edildi. Kasım ayında Londra’da tespit edilen vakaların dörtte birine yakını yeni tür virüsle bağlantılı. Bu oran, Aralık ortasında vakaların üçte ikisine yükseldi. Yetkililer yeni türün çok daha hızlı yayıldığı uyarısı yaptı.
Yetkililer ne dedi?
İngiltere hükümetinin Sağlık Baş Danışmanı Prof. Dr. Chris Whitty yazılı açıklamasında ‘yeni türün daha hızlı yayılabildiğini’ söyledi.
Whitty, “Dünya Sağlık Örgütü’ne bildirimde bulunduk ve durumu daha iyi anlamamıza yardımcı olacak olan mevcut verileri incelemeye devam ediyoruz. Şu anda bu yeni türün daha ölümcül olduğuna ya da mevcut aşı ve tedavileri etkileyebileceğine dair henüz bir bulgu yok. Ancak bu görüşün net bir şekilde teyit edilmesi için konuyla ilgili acil çalışmalar yürütülmesi gerekiyor” dedi.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson da koronavirüsün mutasyona uğradığını duyurduğu açıklamasında, yeni türün eskisine kıyasla yüzde 70’e varan oranlarda daha bulaşıcı olabileceğini belirtti.
Johnson, eldeki ilk verilere göre, tespit edilen bu yeni türün eskisine kıyasla yüzde 70’e varan oranlarda daha bulaşıcı olabileceğini ifade etti.
Johnson, bu yeni türün daha ağır hastalığa yol açtığı ya da daha yüksek ölüm oranına sahip olduğunu gösteren herhangi bir bulgu da bulunmadığını belirtti.
Değişime uğrayan virüs neden kaygı yaratıyor?
Koronavirüsün mutasyona uğrayan yeni türüyle ilgili üç kaygı verici faktör var:
Diğer virüs türlerinin hızla yerini alıyor
Virüsün önemli olan bölgelerini etkileyen mutasyonlar var
Bu mutasyonlardan bazıları laboratuvar çalışmalarında virüsün hücreleri etkileme özelliğini artırdığı görüldü
Bütün bunlar bir araya geldiğinde virüsün önceki versiyonuna kıyasla daha hızlı yayılmasının önü açılıyor.
BBC’ye konuşan Genomics UK Consortium’dan Prof. Nick Loman, “Laboratuvar deneyleri gerekiyor. Ama (yayılma hızının önüne geçmek için) sonuçların gelmesini haftalarca, aylarca beklemeli miyiz? Bu koşullar altında muhtemelen hayır” dedi.
Virüs daha önce de değişime uğramış mıydı?
BBC’den Sağlık ve Bilim Muhabiri James Gallagher’ın aktardığına göre ilk başta Çin’in Wuhan şehrinde görülen virüsle şimdi dünyanın dört bir yanında görülen virüs aynı değil.
Koronavirüsün mutasyona uğramış hali D614G, ilk olarak Avrupa’da Şubat ayında görülmüştü. Şimdi küresel koronavirüs vakalarında ağırlıklı olarak mutasyona uğrayan bu tür görülüyor.
Mutasyona uğrayan bir diğer tür de A222V. Bu da İspanya’da tatil yapanlarla bağlantılı olduğu belirtilen ve Avrupa’ya yayılan bir mutasyon.
İngiliz hükümetine bağlı Yeni ve Gelişmekte Olan Solunum Virüsü Tehditleri Danışma Grubu (Nervtag) üyesi Dr. Müge Çevik, Sars-Cov-2 virüsünün şimdiye kadar 4000’den fazla mutasyonunun tespit edildiğini söyledi. Guardian gazetesinin haberine göre Çevik, ‘yalnızca birkaçının önemli mutasyonlar olduğunu’ ifade etti.
Hükümetin baş danışmanı Whitty de, koronavirüsün yeni mutasyonunun bulaştırma katsayısı olan R değerini 0.4 oranında artırabileceği uyarısında bulundu.
Danışma grubu Nervtag’in Pazar günü yayımladığı açıklamada, ‘değişime uğrayan virüsün diğer değişim gösteren türlere kıyasla bulaşıcılığında artış olduğunu’ belirtti ama bilim insanları, verilerin henüz ilk aşama bulgular olduğunu ve modellemeye dayandırıldığını ifade etti.
Guardian gazetesinin haberine göre Dr. Çevik, bulguların, aktarılan verilerin kalitesi ve miktarına bağlı olduğunu söyledi ve “Şimdilik rastlantılar bir bağ kuramayız, bu sadece birleşimin etkisi” dedi.
“Yakından takip edilmeli”
King’s College London’dan virolog Prof. Stuart Neil da şimdiye kadar toplanan verilerin değişime uğrayan virüsün daha bulaşıcı olduğu tespitiyle tutarlılık gösterdiğini ifade etti. Guardian’a konuşan Neil, “Ama bunun laboratuvar araştırmasına dayalı bir teyidi yok. Veya neden hızlı yayıldığına dair bir teyit yok” dedi.
Neil, değişim gösteren virüsün birkaç hafta önce bazı bölgelerde görülen vakaların %10 ila %15’inde tespit edildiğini ama geçen hafta bu oranının Londra’daki vakalarda %60’a çıktığını söyledi.
Neil, bilim insanlarını en çok kaygılandıran konulardan birinin, ‘başak protein’ olarak bilinen, virüsün anjiyotensin dönüştürücü enzim 2 (ACE2) ile etkileşime geçerek akciğerlerdeki, boğazdaki ve genizdeki hücrelere sızmasını sağlayan bölgedeki değişimler olduğunu belirtiyor. Neil, ‘başak protein’de yaşanan mutasyonun, virüsün ACE2 ile etkileşimini artırdığını böylece büyümesi için avantaj sağladığını söylüyor.
Diğer yandan, bu proteinin, aşıların da antikor geliştirilmesi için hedeflenen bölge olmasından dolayı, Neil, mutasyonun aşıların etkisini azaltabileceği kaygısı olduğunu da dile getiriyor ve “Bu, gerçekten yakından takip edilmesi gereken bir konu” diyor.
Guardian gazetesine konuşan uzmanlardan Dr. Çevik’e göre, bir diğer kaygı da son haftalarda virüsün bulaşmasına yol açan faktörlerle ilgili belirsizlikler. Virüsteki değişimin bulaşıcılığı etkilemiş olabileceğini belirten Dr. Çevik, sokağa çıkma kısıtlamalarının katı uygulandığı bazı bölgelerde de bulaşıcılık oranının yüksek olduğuna dikkat çekiyor.
Çevik, “Bazen mesele, toplumsal eşitsizliklerle ilgili rahatsız edici gerçeklere dayanıyor. Sokağa çıkma kısıtlamalarının evlerinde çalışamayanlar üzerinde etkisi sınırlı oldu” diyor.
Koronavirüs mutasyonu daha bulaşıcıysa sosyal mesafe yeterli olur mu?
Uzmanlar, koronavirüsün yeni mutasyonu hakkında bilinenlerin henüz yetersiz olmasından dolayı, mevcut önlemlerin etkisine dair de net bir bilgi bulunmadığını ifade ediyor.
Leeds Üniversitesi’nden çevre mühendisliği Profesörü Catherine Noakes, “Sanıyorum artık birçok kişi sosyal mesafe konusunda fazla rahat davranıyor ama riskin, kişilere yaklaştıkça arttığını unutmamalıyız” diyor.
Bir önceki virüsten daha mı tehlikeli?
University College London’dan Prof. Andrew Hayward, yeni mutasyonun ne kadar kaygı verici olduğu sorusuna şu yanıtı veriyor: “Sanıyorum, virüsün değişime uğrayan bu türünün daha büyük bir pandemiye neden olma ihtimalini bilecek kadar yeterli bilgiye sahibiyiz, daha önce öngördüğümüzden çok daha kötü.”
Hayward’a göre yeni tür virüsün bulaşıcı etkisindeki artış, mevcut can kayıpları oranı da göz önünde bulundurulduğunda “çok daha fazla ölüme neden olabilir.”
Prof. Noakes de “Gelecek birkaç ay içinde, daha esnek davranabilmemiz için yeterli aşı sağlanana kadar, kısıtlamaların dengelenebileceğini düşünüyorum” diyor.
Aşılar mutasyona uğrayan yeni türe karşı etkili olur mu?
BBC Sağlık Muhabiri Gallagher’e göre en azından şimdilik koronavirüs aşılarının bu mutasyona karşı etkili olacağı öngörülüyor.
Başarı oranında başı çeken üç aşı, mevcut ‘başak proteine’ karşı bağışıklık geliştiriyor. Aşılar, virüsün farklı bölgelerini hedef alan bağışıklık sistemleri geliştiriyor. Dolayısıyla, protein yapısı mutasyona uğraya bile, aşıların hala tesiri olabilir.
Cambridge Üniversitesi’nden Prof. Ravi Gupta ise başka mutasyonlar yaşanması durumunda virüsün de sistem içinde bir boşluktan faydalanabileceği ve kaygı verici gelişmeler olabileceği uyarısında bulunuyor.
Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn, Avrupa Birliği uzmanlarının mevcut koronavirüs aşılarının İngiltere’de tespit edilen koronavirüsün yeni mutasyonuna karşı etkili olacağına inandıklarını söyledi.
Spahn, ZDF’ye verdiği demeçte özellikle ABD ve İngiltere’de uygulanmaya başlanan Pfizer-BioNTech aşısına atıfta bulunarak, şimdiye kadar sahip olunan bilgilere göre, mutasyona uğramış yeni türün mevcut aşılar üzerinde olumsuz bir etkisinin olmadığını söyledi.