Başakşehir maçında Metin Ali Feyyazlı Beşiktaş’ı seyreder gibi oldum.
Bu harikayı bize sunan ATİBA isimli futbolcusu oldu Beşiktaş’ın. Hem savunmada hem hücumda futbol adına inanılmaz işler yaptı. Hücumu kurgularken sanki bir futbol dahisiydi. Gol bölgelerinde ise rakibe diz çökerten adam oldu.
Futbolun bu mertebesine ulaşmak için önce fizik gerekiyor. Sonra zeka gerekiyor. Sonra teknik gerekiyor. Sonra beceri gerekiyor. Başka özelliklerde var tabii. Mesela takım arkadaşlarının böyle bir futbolcuya uyum sağlamaları.
İşte Beşiktaş bu derken, Başakşehir maçının ilk 45 dakikasında bunları gördük. İnanılmaz bir şeydi. Hayal gibi…Neden üzerinde durdum biliyor musunuz? Böyle bir Atibay’ı, böyle bir Beşiktaş’ı bir daha seyredemiyeceğimiz için.
Bu olağanüstü durum bizim futbolumuzda sürekli olmuyor çünkü. Genelde teknik adamların takıma verdiği motivasyon ile futbolcuların kendi yarattıkları ruh hali bazen bütünleşip böyle bir sonuç çıkıyor ortaya. Bu da ikide bir de olacak şey değil, keşke yanılsam.
Her şeye rağmen bu karşılaşma için iki takıma da teşekkür borçluyuz. Bir de Okan Buruk var. Böylesine muhteşem bir Beşiktaş karşısında duruşunu bozmayan ve takımını yöneten adam. Sakin görünüşün ardında takımını durmaksızın yönlendirebildi maç boyunca. Yaptığı değişiklerle her an maça ortak olduğunu sahaya yansıttı. Bu yapısı ve uygulamalarıyla maçı güzelleştiren Atiba’dan sonra ikinci adamdı.
Böylesi maçlara her zaman rastlanmıyor Türkiye’de. Arada bir olunca da bizi havalara uçuruyor. Umutlandırıyor ve çoşturuyor. Hani .”Yalan da olsa anlat be kardeşim hoşuma gidiyor” demişler ya; olmasın yalan…
Bu maç gibi gerçek ve sürekli olsun diye umutlanıyor insan….
Olur mu dersiniz?..