Türkiye’deki Suriyeliler gitmek istemiyor… Toplumda ise Suriyeli endişesi artıyor…

HABERİ BURADAN DİNLEYEBİLİRSİNİZ.

İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi İGAM tarafından Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin desteğiyle Prof. Dr. M. Murat Erdoğan başkanlığında hazırlanan Suriyeliler Barometresi 2019 raporuna göre, Türk toplumunda Suriyelilere karşı endişeler artıyor.  Toplumda gönülsüz bir kabullenme söz konusudur.

Uzmanlar, Suriyeliler konusundaki uyum politikaları hak, hukuk ve birey temelli geliştirilmesi gerektiğini belirtiyorlar.

Raporda ortaya çıkan Suriye saptamalarından bazıları şöyle:

Endişeler artıyor.

-Türkiye’deki Suriyelilerin milyonları aşan sayıları, Türk toplumu ve Suriyeliler üzerinde farklı etkiler bırakmaktadır. Türk toplumu, büyük sayılar karşısında güvenlik sorunları, maliyetler, hizmetlerin aksaması, işini kaybetme, kimlik kaybı ve “kontrol edilemezlik” gibi endişeleri derinden yaşamaktadır.

-Türk toplumunun Suriyelilere özellikle başlangıç yıllarında verdiği olağanüstü destek ve dayanışma devam etmekle birlikte toplumsal kabul ve dayanışmada belirgin bir azalma, endişelerde ise artış gözlenmektedir. Yani Türk toplumunun kabulü, büyük ölçüde “tahammül”e dönüşmektedir.

– Uzunca süre Suriyelilere büyük destek veren Türk toplumunun desteğinde ciddi bir aşınma ve isteksizlik görünür hale gelmiştir. Türk toplumunun Suriyeliler konusundaki artan kaygıları, sürecin her geçen gün daha da siyasileşmesine yol açacak gibi görünmektedir.

-Aradan geçen dokuz yıl sonrasında Türk katılımcıların neredeyse %80’i Suriyelilerin en az yarısının Türkiye’de kalacağından emindir. Ancak “burada kalıcı olacaklar” görüşü beyan edilmesine rağmen, birlikte yaşam iradesinin son derece zayıf olduğu, yani Türk toplumunda Suriyeliler konusunda “gönülsüz bir kabullenme” – olduğu söylenebilir.

Yeni Suriyeli kimliği.

-Suriyeliler ise yeni bir Suriyeli kimliği ve dayanışma ağı geliştirmektedir. Suriyeliler bu ağ içinde kendi güven ortamlarını sağlamakta, kendi yaşamlarını “kendi toplumları” ile kurma imkanına kavuşmaktadırlar. Suriyelilerin kendi iç ağ ve dayanışması, yerel toplumdaki endişeleri daha da kamçılayabilmektedir.

Geri dönmek istemiyorlar.

 -Suriyelilerin Suriye’ye dönme konusundaki kararlılıkları hızla azalmaktadır. “Suriye’ye dönmeyi hiçbir şekilde düşünmüyorum” diyen Suriyelilerin oranı 2017’de %16,7 iken bu oran 2019’da %51,8’e yükselmiştir.

2017’de %59,6 olan “Suriye’de savaş biter ve bizim istediğimiz şekilde bir yönetim oluşursa dönerim” diyen Suriyelilerin oranı  2019’da % 30,3’e düşmüştür. Son iki senede Suriyelilerin geri dönme isteklerinin/eğilimlerinin belirgin biçimde azaldığını göstermektedir.

– Suriyelilerin, Türkiye’de kurdukları hayatın büyük ölçüde normalleşmesi ve çeşitlenmesi Türkiye’deki kalıcılık eğilimleri güçlenmektedir.

Sosyal mesafe arttı.

– Ortak yaşamın uzaması ve hatta pek çok alanda doğallaşmasına rağmen, Türk toplumunun artan sosyal mesafesi dikkat çekmektedir. Türk toplumu Suriyelilere yönelik (-0,51) çok güçlü “uzak” bir sosyal mesafe ortaya koyarken, Suriyelilerin Türk toplumuna (+0,74)  son derece olumlu yani “çok yakın” bir pozisyon aldıkları tespit edilmiştir.

-Zor durumda olanla dayanışmayı büyük bir hevesle gerçekleştiren Türk toplumu, ortak gelecek ve daimi olarak birlikte yaşam konusuna mesafe koyarak, buna hazır olmadığını hem endişeleri hem de talepleri ile ortaya koymaktadır.

-Türk toplumu ile Suriyelilerin karşılıklı “kültürel benzerlik” algısı da tıpkı sosyal mesafede olduğu gibi farklılaşmaktadır. Türk toplumunda Suriyeliler ile kültürel benzerlik olduğuna katılmayanların oranı  % 81,9’a çıkmıştır. Bu oran 2014’deki araştırmada % 70,6 olarak tespit edilmişti.   Oysa Suriyelilerin çoğunluğu (% 56,8) Türklerle kültürel bakımdan benzer olduklarına inanmaktadır.

Devlet bakıyor algısı.

–Türkiye’deki Suriyelilerin hayatlarını nasıl idame ettirdikleri konusunda Türk toplumunun görüşü, algıların ve bilgilenmede yaşanan sorunların ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Türk toplumuna göre Suriyeliler geçimlerini Türk devletinin yardımlarıyla (%84,5) ya da “dilenerek” sağlamaktadırlar. Oysa istisnalar ve 1.5 milyon Suriyelinin aldığı ayda 120 TL’lik SUY yardımı dışında sürekli, düzenli bir gelir kaynağı olmayan Suriyeliler çalışarak hayatlarını idame ettirmektedirler.

Kayıt dışı çalışıyorlar.

Her ne kadar Suriyeliler de Ocak 2016’dan bu yana çalışma izni alma hakkın sahip olsalar da genelde kayıt dışı çalıştıkları anlaşılmaktadır. Türk ekonomisinin en önemli yapısal sorunlarından olan kayıt dışılığın, bir taraftan Suriyelilerin sıklıkla ifade ettiği gibi güvencesiz ve zor koşullarda, az ücretle çalışma durumu yarattığı, ama öte taraftan da Suriyelilerin kendi ayakları üzerinde durmasında ve Türk devletinden mali destek almaksızın yaşamlarını sürdürmelerine imkan sağladığı ve 8 yıllık süreçte sosyal gerginliklerin sınırlı kalmasında etkili bir faktör olduğu anlaşılmaktadır.

Tehlikeli insanlar.

Türk toplumunun Suriyelileri tanımlamasında olumsuz kavramların ön plana çıktığı gözlenmektedir. 2014 ve 2017 araştırmalarında “Türkiye’deki Suriyelileri nasıl tanımlarsınız” sorusuna öncelikle “Zulümden/savaştan kaçan mağdur insanlardır” diyen Türk katılımcılar,  2019’da bu seçeneği dördüncü sıraya indirmiş ve ilk sıraya “Bize ileride çok sorun açacak tehlikeli insanlardır” seçeneğini yerleştirmiştir.

Vatandaşlık verilmemeli.

 “Türkiye’nin en önemli 10 sorunu içinde Suriyeliler konusu sizce kaçıncı öncelikli konudur?” sorusuna alınan cevapta, Suriyeliler konusunu Türkiye’nin ilk üç önemli sorunu olarak görenlerin toplam oranı %60’ın üzerinde olarak tespit edilmiştir.

– Suriyelilere siyasal haklar verilmesine karşı Türk toplumunda ciddi bir itiraz olduğu açık biçimde görülmektedir. “Suriyelilere vatandaşlık verilmesi ile ilgili nasıl bir düzenleme yapılmalıdır?” sorusuna  % 76,5 oranında “hiçbiri vatandaşlığa alınmamalı” cevabını verdi.

Suriyeliler çalışma koşullarından şikayetçi.

Suriyelilerin Türkiye’de en fazla sorun yaşadıkları ve şikâyetçi oldukları alan “çalışma koşulları”dır (%36,2). Suriyelilerin Türkiye’de en çok memnun oldukları alan “sağlık hizmetleri”dir.

Öneriler.

Suriyeliler konusundaki uyum politikaları hak, hukuk ve birey temelli geliştirilmeli, ülkenin kapasitesi ve sonradan gelenlerin özellikleri dikkate alınmalıdır.

– Sayıları 3,5 milyonu aşan Türkiye’deki Suriyeliler için Suriye’deki ve Türkiye’deki gelişmeler dikkate alarak, orta-uzun vadeli, dinamik ve çok seçenekli modeller geliştirilmelidir.

– “Geçicilik-kalıcılık” tartışması yerine yeni sosyolojik gerçekliğe konsantre olmak gerekmektedir: Türkiye’nin her yerinde ve genel olarak kentsel alanlarda yaşayan, kendi hayatlarını kuran ve ülkelerinden umutlarını kesen Suriyeliler konusundaki politikanın, Suriye’deki gelişmelerden bağımsız biçimde gözden geçirilmesi gerekmektedir.

-Sürecin evrildiği hal, sosyal, siyasal ve ekonomik maliyetlerin “geçicilik” ve “sorun çözme” üzerine bina edilen kısa vadeli değil, ancak “orta ve “uzun” vadeli politika ve planlamalar ile azaltılabilecektir.

Ne olmuştu?

Mart 2011’de iç savaşının başladığı 22,5 milyon nüfuslu Suriye’den 6.6 milyon kişi yurt dışına çıktı. 7 milyon kişi ise ülke içinde yer değiştirdi.

Yurt dışına çıkanların yüzde 55’i Türkiye’ye geldi. Türkiye’de 3 milyon 576 bin Suriyeli bulunuyor.  Lübnan’da 948 bin, Ürdün’de, 654 bin, Almanya’da 532 bin, İsveç’te 350 bin, Irak’ta 254 bin, Mısır’da 150 bin, diğer ülkelerde ise 50 bin Suriyeli yaşıyor.

31 Aralık 2019 tarihi itibariyle Türkiye’ye gelen Suriyelilerden 110 bin’i vatandaşlığa alındı, 117 binine ise ikamet izni verildi. Geri kalanları ise “geçici koruma” statüsünde bulunuyor.

Türkiye’de en fazla Suriyeli İstanbul’da yaşıyor. İstanbul’da 479 bin Suriyeli bulunuyor. İstanbul’u 454 bin kişi ile Gaziantep, 439 bin kişi ile Hatay, 427 bin kişi ile Şanlıurfa izliyor.  Adana, Mersin, İzmir, Konya, Kilis Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı iller olarak sıralanıyor.