Ceren Balel/gazetesanal.com
Yunanistan’ın İyon Denizi’nde karasularını 12 mile çıkartma kararının Yunanistan Meclisi’nden geçerek kabul edilmesinin ardından, gözler Yunanistan ile Türkiye arasında dönem dönem anlaşmazlık konusu olan Ege Denizi’ne çevrildi.
Yunanistan Meclisi’nde 19 Ocak’ta alınan karar ile Yunanistan’ın İyon Denizi’nde karasularını 12 mile çıkartması kanunlaştı. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin ilgili maddelerine dayanarak böyle bir karar çıkartıldığını açıklayan Yunanlı yetkililer, ilerleyen süreçte başka bölgeler için benzer karar alınabileceğini açıkladı.
Türkiye’nin imzalamadığı ve dolayısıyla taraf olmadığı 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne (BMDHS) göre, ülkeler karasularını 12 mile kadar çıkartabiliyor. Ancak Ege Denizi gibi yarı kapalı, içinde birçok coğrafi formasyon (ada, adacık, kayalık) bulunan, farklı devletlerin hak sahibi olduğu denizlere yönelik kesin hükümler bu sözleşmede yer almıyor. BM, bu tür denizlerde karasularının genişliği uygulamalarını, bu denize kıyısı olan iki devletin bir araya gelerek uzlaşı yolu ile çözmeye bırakmış durumda.
Yunanistan Ege Denizi’ndeki karasularını 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne dayanarak 12 mile çıkartması halinde Türk tarafının sözleşmede imzası olmadığından bu tasarrufa itiraz hakkı bulunmadığını iddia ediyor. Türkiye ise sözleşmeye taraf olmadığından sözleşmenin kendisine karşı uygulanamayacağını, üstelik önceki tarihlerde imzalanan uluslararası anlaşmalarla Ege Denizi’ndeki haklarının güvence altında olduğunu savunuyor.
Karasuları nedir ve genişliği neye göre belirlenir?
Karasuları, denize kıyısı olan bir ülkenin kıyısından başlayıp denize doğru ilerleyen görünmez sınırlarıdır. Bu sınırlar ülkeler arasında ciddi sorunlara yol açtığından, uluslararası hukukta ilk düzenlemelerin yapılmaya başlandığı 17. yüzyıldan itibaren tartışılmaya başlanmış ve 18. yüzyılda o dönemde en uzağa atış yapabilen topların atış uzaklığı, 3 mil sınır olarak kabul edildi. Bu düzenleme, 1982’de imzalanan BMDHS’ne kadar dünya çapında yaygın biçimde uygulanmaya devam etti.
BMDHS’DE, her devletin kara sularının genişliğini belirleme hakkına sahip olduğu; ancak bu genişliğin kıyıdan denize doğru 12 mili aşamayacağı yer almaktadır ve 1994’te yürürlüğe girmiştir. Sözleşmede, bu hakkın kullanılırken başka bir devletin haklarını suiistimal etmemesi gerektiği de yer almaktadır.
Türkiye ile Yunanistan’ın Ege Denizi’nde karasularına ilişkin tartışmaları
Gerek Türkiye’nin, gerekse Yunanistan’ın Ege Denizi’nde şu anki karasuları 6 mildir. Türkiye ve Yunanistan arasındaki deniz sınırı henüz bir anlaşmayla belirlenmiş değil. BM’nin ilgili mevzuatına göre, deniz hukuku sözleşmesinde 12 mile kadar uzatılabilen karasuları genişliğinde çatışma yaşanması durumunda, söz konusu iki devletin kendi aralarında uzlaşı sağlaması gerekiyor.
Türkiye ile Yunanistan arasında Ege Denizi ile adalarına ilişkin ilk anlaşmalar 1923 Lozan Anlaşması ve Lozan Boğazlar Sözleşmesi’dir. Bu anlaşmalarda 3 mil olarak kabul edilen kara suları, Yunanistan tarafından 1936’da fiilen 6 mil genişlikte uygulanmaya başlandı. On iki adanın İtalya’dan alınarak Yunanistan’a bırakıldığı 1947 Paris Anlaşması’nda da karasuları genişliği ile ilgili bir madde yer almamıştır.
Türkiye 1950’lerden başlayarak Lozan Barış Anlaşması’nın hükümlerini ihlal ettiği gerekçesiyle, karasularını 6 mil genişliğe çıkaran Yunanistan’a yönelik uluslararası çapta itirazlarda bulunmuşsa da, bu konuda Türkiye leyhine gelişme olmadı.
Karasuları, ülkelerin doğal bir devamı olarak kabul edildiğinden, söz konusu ülkenin denizdeki kısmıdır ve mutlak egemenlik alanıdır. karasuları genişliği açık denizlerde veya geniş, içinde farklı ülkelere ait coğrafi formasyonların olmadığı denizlerde çok önemli bir sorun yaratmayabilir. Ancak Ege Denizi’nin coğrafi özellikleri ve adaların durumları, Türk ve Yunan tarafları arasındaki hak çatışmasının temelini oluştur.
Ege Denizi gibi yarı kapalı, geniş olmayan, karşılıklı iki tarafında komşu ülkelerin kıyısının olduğu, içinde her iki ülkeye de ait birçok coğrafi formasyonun bulunduğu durumlarda egemenlik sorununa yol açan niteliktedir. Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarması halinde, bu uygulama yalnızca anakaradan uygulanmayacak, Yunanistan’a ait tüm ada, adacıklar etrafında da 12 mil karasuları genişliğine tabi olacaktır. Böylelikle Ege Denizi’nde Türkiye’ye ait coğrafi formasyonların bazıları da Yunanistan karasularında kalacaktır.
Yunanistan’a ait Ege Denizi’ndeki coğrafi formasyonlardan başlayan 12 millik bir genişlik, Ege Denizi’nin kıyı şeridi özelliği nedeniyle çok yakınında Yunan adası olan Türkiye topraklarına kadar uzanacak, dolayısı ile Türkiye’nin yer yer kıyısını kullanamamasının koşullarını sağlayacaktır. Yine bu durumda Türk ticaret gemilerinin yurtiçinde Ege Denizi’nden geçmeleri durumunda Yunanistan’dan izin almasını gerektiren bölgeler oluşacaktır.
Ege Denizi’nde 12 mil “casus belli”
Yunanistan, 1936’da imzalanan Montreux Boğazlar Sözleşmesi’nin daha önce Boğazlar ve Ege Denizi ile ilgili düzenlemeleri içeren Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin yerine geçtiği ve bu sözleşmeyi geçersizleştirdiği iddiası ile karasularını 3 milden, 6 mile çıkarttı. Türk tarafının uluslararası düzeydeki itirazları karşılık bulmadı. BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin 1994’te yürürlüğe girmesinin ardından 1995 yılında Yunanistan karasularını 12 mile çıkartma kararı aldı. Bunun üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Yunanistan’ın 6 mil olan karasularını genişletmesinin Türkiye’nin egemenliğini ve güvenliğini tehlikeye düşüren bu tasarrufun uygulanması halinde bunun “casus belli” , yani savaş nedeni sayılacağına ilişkin karar alındı. İki ülke arasındaki çatışma diplomatik yollarla çözüldü ve Yunanistan karasularını 6 mil olarak kullanmaya devam etti. TBMM’nin 1995’te çıkardığı bu kararın geçerliliği sürüyor.