‘Avrupa’nın son diktatörü’ olarak anılan Belarus Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko kimdir?…

HABERİ BURADAN DİNLEYEBİLİRSİNİZ.

Aleksander Lukaşenko, Beyaz Rusya veya diğer adıyla Belarus’un Devlet Başkanı’dır. Belarus Doğu Avrupa’da yer alıyor. 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlığını ilan eden eski bir Sovyetler Birliği ülkesidir. Bir Slav devleti olan Belarus’un başkenti Minsk’tir. Komşuları batıda Polonya, kuzeybatıda Litvanya, kuzeyde Letonya, doğuda Rusya ve güneyde Ukrayna’dır.

Sık sık ‘Avrupa’nın son diktatörü’ diye adlandırılan Aleksander Lukaşenko, ülkesini 26 yıldır demir yumrukla yönetiyor.

9 Ağustos’taki tartışmalı seçim sonuçları nedeniyle, yaygın protestolar ve istifa çağrılarıyla karşı karşıya.

İngiliz Yayın Kurumu BBC Türkçe’nin haberine göre, Lukaşenko 1994’te, uluslararası gözlemcilerin adil ve özgür diye tanımladığı seçimde, ülkenin ilk seçilmiş lideri olmuştu.

Lukaşenko, 9 Ağustos’taki seçimler de dahil olmak üzere, beş kere üst üste seçildi. Son seçimlerdeki oy oranı ise yüzde 80 olarak açıklandı.

Avrupa Birliği’nin onaylamadığı seçim sonuçlarının ardından, binlerce kişi, daha önce görülmemiş büyüklükteki eylemlerle sokaklara çıktı.

Çiftlikten iktidara

Lukaşenko.

Lukaşenko’nun iktidara yükselişi, 1990’da Belarus Parlamentosu’na seçilmesiyle başladı. Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu’nun başkanlığını yapan Lukaşenko, enerjik bir performans sergiledi.

Mütevazı kökenlerden geliyordu, Belarus’un doğusundaki yoksul bir köyde, annesi tarafından büyütülmüştü.

Lukaşenko 1975’te öğretmenlik okulundan mezun oldu ve iki yıllık askerlik hizmeti boyunca, orduda siyasi eğitmenlik yaptı. 1979’da da Sovyet Komünist Partisi üyesi oldu.

Uzaktan eğitim yoluyla, tarımsal ve endüstriyel ekonomi diploması alan Lukaşenko, 1985’te bir kolektif çiftliğin başkanı oldu ve 1987’de Mahilyow bölgesindeki devlet çiftliğinin direktörlüğüne getirildi.

Washington’daki Atlantik Konseyi’nden uzman Anders Aslund’a göre, 1994’teki seçimlerden önce, yolsuzlukla mücadele kampanyası dışında çok net bir gündemi olmayan, popülist bir aday olarak görülüyordu.

Ancak Lukaşenko iktidara geldiğinde, ikinci turda yüzde 14’e karşı yüzde 80 oyla yenilgiye uğrattığı komünist rakibinin politikalarının birçoğunu uygulamaya koydu.

Sovyetler Birliği’nin 1991’deki çöküşünü izleyen şok politikalarına karşı çıktı ve ekonomiyi büyük ölçüde devletin kontrolü altında tuttu. Medyayı ve siyasi rakiplerini de.

‘Otoriter tarz’

Lukaşenko ve Putin buz hokeyi oynarken.
Lukaşenko da, Rusya lideri Putin gibi buz hokeyi tutkunu.

Lukaşenko’nun iktidarı, Sovyetler Birliği dönemini hatırlatan otoriter bir tarz olarak tanımlanıyor. Ana medya kanallarını kontrol ediyor, siyasi rakiplerini taciz ediyor, hapse attırıyor ve bağımsız sesleri marjinalize ediyor.

2003’te “Otoriter tarz yönetim benim karakteristik özelliğim, bunu hep kabul ettim. Ülkeyi kontrol etmelisiniz ve en önemli şey insanların hayatını mahvetmemek” demişti.

Hala KGB adı verilen güçlü gizli polis, çoğu sürgünde ya da hapiste olan muhalifleri yakından izliyor. Bir jestle bile devlet başkanına hakaret etmek, hapisle cezalandırılıyor.

Belarus, Avrupa ve eski Sovyetler Birliği ülkeleri arasında ölüm cezalarını infaz eden tek ülke ve bu çok gizli yapılıyor.

Tam olarak kaç kişinin, kafalarına bir el ateş edilerek infaz edildiği bilinmiyor. Ancak 1999’dan bu yana 300’den fazla kişinin bu şekilde öldürüldüğü tahmin ediliyor.

Covid-19’a karşı votka

Lukaşenko, Batı’dan gelen değişim baskılarına da direndi.

Ülkede 2011’den bu yana yüksek enflasyon var. Uluslararası Para Fonu (IMF) 2020’de yüzde 6’lık bir ekonomik daralma bekliyor. Ancak ülkede işsizlik neredeyse yok gibi. Vladimir Putin’in Rusya’sı, Belarus’un ihraç mallarının yaşamsal önemdeki müşterisi olmaya devam ediyor.

Mayıs ayının sonlarında, birçok Batılı ülke koronavirüs nedeniyle kısıtlamalar altında yaşarken, Lukaşenko, hiçbir kısıtlama önlemine gitmeyen Belarus’un daha iyi bir konumda olduğunu savundu.

Belarus lideri “Zengin Batı’yı görüyorsunuz, işsizlik kontrolden çıktı. İnsanlar tencerelere vuruyor. İnsanlar yiyecek istiyor. Tanrı’ya şükür, biz bunları yaşamadık. Ekonomimizi kapatmadık” dedi.

Lukaşenko, Covid-19’u “psikoz” diye tanımladı ve virüsten korunmak için votka ve sauna tavsiye etti.

Ancak geçen ay, kendisine yapılan koronavirüs testinin pozitif çıktığını itiraf etmek zorunda kaldı ve hastalığı belirtisiz atlattı.

Sovyet nostaljisi

Vladimir Putin gibi Lukaşenko da Sovyetler Birliği nostaljisi duyuyor. Ayrıca, her ikisi de buz hokeyi oynamaya düşkün.

Lukaşenko, şimdiye dek “çok kutuplu dünyanın bir sütunu” diye tanımladığı Avrupa Birliği ile “kardeş ülke” diye tanımladığı Rusya arasında seçim yapmak zorunda kalmaktan kaçınmaya çalıştı, hassas bir jeopolitik denge yürüttü.

2017’de “Kardeşlerinizi seçemezsiniz. Dolayısıyla bize, ‘Rusya’yla mısınız, yoksa Avrupa Birliği ile mi’ diye sorulmamalı” dedi.

Aralık 2018’de Moskova ziyaretinde, yeni yıl hediyesi olarak Putin’e dört torba patates ve salo (terbiyeli domuz yağı kalıpları) vermişti.

Belarus liderinin basın danışmanına göre, patatesler farklı çeşitlerdeydi ve farklı kullanımlar içindi. Ayrıca hediyeleri Putin’in bizzat kendisinin istediğini söyledi.

‘Erkekçe uyarı

Svetlana Tikhanouskaya, Veronika Tsepkalo ve Maria Kolesnikova'nın portrelerini taşıyan destekçileri.
Lukaşenko’nun başlıca rakiplerinin hepsi kadın, ancak Belarus lideri toplumun ‘bir kadına oy vermeye hazır olmadığını’ savunuyor.

Lukaşenko 17 Ağustos’ta Minsk’teki bir fabrikanın işçilerine konuşma yaparken, işçiler tarafından sözü kesildi. Rahatsızlığı açıkça görülüyordu ve gruba istedikleri kadar “istifa” diye bağırabileceklerini söyledi. Grup da bağırdı.

Resmi Belta Haber Ajansı’na göre, aynı gün bir otomobil fabrikasında konuşurken, eylemcilere “kırmızı çizgiyi aştıkları” uyarısı yaptı ve “Çizgiyi geçerseniz, sonuçlarına katlanırsınız. Sokağa çıkarsanız, bununla başa çıkarız. Bir şeyleri tahrip etmeye başlarsanız, hesap sorulur. Bu erkekçe bir uyarı.” dedi.