Aktörün Ölümü ve Türkiye kimdir?

gazetesanal.com/ Dr. Adem AYTEN

Fransız sinemasının en ünlü aktörlerinden biri ve ülkemizden de çok fazla hayrana sahip Jean Paul Belmondo  6 Eylül 2021’de 88 yaşında hayata gözlerini yumdu. Eminim ki, bu ölüm benim gibi tüm sevenlerini de üzdü. Adı her geçtiğinde Belmondo’yu bir sahneyle hatırlarım: 1981 yapımı başrolünü oynadığı özgün adıyla Le Professionnel (Profesyonel) filminin final sahnesi ve o sahneyi ölümsüz kılan (fazlasıyla aktörden ve filmden rol çalan) maestro Ennio Morricone’nin bestesi Chi Mai (whoever ). Ünlü oyuncuyu oynadığı bir çok başarılı filmin yanında belki de gerçek anlamda ölümsüz kılan da sinema tarihine damga vuran müziğiyle o sahne olmuştur.

Belmondo’nun ölümünden daha fazla etkileyici olansa 10 eylül perşembe günü yapılan ulusal veda töreniydi. Fransa’nın en üst düzeyde temsil edildiği tören Versay’da yapılırken Fransa’da ünlü aktöre veda etti. Veda töreninde de ünlü aktörün vasiyeti doğrultusunda Chi Mai bir kez daha sahneye çıkarak Belmondo’dan rol çaldı, bu sefer ölüme yürüyen bir adamdan değil sonsuzluğa giden bir adamdan.

Haber kanallarından biri AFP ‘nın geçtiği veda töreni görüntülerini izlediğimde aklımda şu soru oluştu: Acaba ülkemizde sinemaya, sanata, edebiyata, spora  ya da kültüre damgasını vurmuş birini kaybetsek veda töreni nasıl olurdu? Tabii yakın geçmişte kaybettiğimiz bazı sanatçılarımıza veda törenlerini ya da Türk tiyatrosuna uzun yıllar emek vermiş Genco Erkal’ın mahkeme koridorlarından medyaya düşen görüntüleri pek de umut vaat edici düşünceler çağrıştırmıyor.

Bir yanda oyunculuğuyla Fransa’yı gururla ve onurla temsil ettiği düşünülen Belmondo’ya için yapılan ulusal veda töreni, diğer yanda ülkemizde siyasetçiyi eleştirdiği için mahkeme koridorlarına düşen ileri yaştaki sanatçılarımız ya da siyasi düşünceleri farklı olduğu için ölümlerinde de varlıklarında da yok sayılanlar, fiili saldırıya maruz kalanlar.

Fransa’da yaklaşık 1 asır önce Fransa kimdir? sorusu aydınlar, fikir insanları tarafından gündeme getirilerek cevabı aranmıştır. Fransa kimdir sorusu Fransa’yı Fransa yapan değerler nelerdir? Ve bu anlamda kimler Fransa’yı temsil etme özelliğine sahiptir? gibi soruları içerir. Fransa “Fransa kimdir?” sorusuna verdiği cevapla bir yandan Fransa’nın değerlerini ve medeniyetler arasındaki yerini belirlerken diğer yandan da  kimler için ulusal tören düzenleneceğini ve kimlerin Fransa Panteonunda (mabet) yer alacağına da karar vermiştir. Fransa, Fransa’yı diğer kültürler ve toplumlar karşısında yücelten, onurla ve gururla temsil edenlerdir. O yüzden Fransız panteonunda Hugo vardır, Voltaire vardır, Marie Curie vardır ve daha niceleri.

Peki ülkemizde kimler için devlet töreni düzenlenmektedir! Kimler devlet mezarlığında yatmaktadır. İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif mi? Milli Mücadeleyi en güzel destanlaştıran  Nazım Hikmet mi? 100 liralık banknotlarda yer alan Cahit Arf mı? Vatan şairi Namık Kemal mi? Türk sinemasının jönü Ayhan Işık mı? Çanakkale Şehitlerini yüreğimize nakşeden Necip Fazıl mı?

Kesinlikle Türkiye’de aydınlar, fikir insanları Türkiye kimdir? sorusunu sorup önyargısızca cevabını vermelidir. Bu konuda bir milli/ulusal fikir birliğine ihtiyaç vardır. Anayasamız Türkiye devletini temsil etme hakkını cumhurbaşkanına vermiştir. Bu temsil siyasidir ve ne kadar Türkiye olduğu bir soru işaretidir. Sadece Türkiye’yi Türkiye yapan değerleri tanımlamamız yetmez ayrıca dünden bugüne ve yarına kimlerin de inşa edilecek Türkiye panteonunda yer alacağını belirlemek gerekir. Fikrimce ulusal/milli panteonumuzda Dede Korkut, Nasreddin Hoca, Keloğlan (masal kişiliği de olsa),  Yunus Emre, Mevlana, Pir Sultan Abdal, Ahi Evran, Karacaoğlan, Dadaloğlu kesinlikle yer almalıdır. Hatta Türklerin Anadolu’ya gelişinden önce Anadolu’da var olan medeniyetleri temsil etme özelliğine sahip olan kişilikler de bu panteonun bir parçası olmalıdır. En az 12 bin yıllık Anadolu tarihi ayrılmaz bir bütündür ve bu özelliğiyle medeniyet ailesinin bir parçasıdır.

Şu hatırlatmayı yapmakta da  fayda görüyorum: Belmondo’yu ölümsüzleştiren Le Professional filmi 1976 yılında yayımlanan Patrick Alexander’ın ödüllü İnce Derili Bir Hayvanın Ölümü romanından uyarlanmıştır. Filmde Fransız İstihbarat Servisi ajanı Josselin Beaumont’ın kendisini  Fransa’nın Afrika’daki kirli siyasetinin bir parçası olarak kullanan  kirlik siyasetçiler ve bürokratlara karşı verdiği mücadele anlatılır ve Fransa’nın kirli siyaseti, sömürgeci ve emperyal yönü eleştirilir. Fransız devleti ajan Beaumont’u başarıyla canlandıran Belmondo’ya canlandırdığın karakterle sen  kirli siyasetimizi, kirli siyasetçilerimizi tüm dünyaya ifşa ettin, bizi rezil ettin gibi bir tavır sergilemektense ünlü aktöre hak ettiği saygıyı göstermiştir.