Mahrumiyetin Yarattığı Varoluşsal İhtiyaç Sevgi Arayışı: Sıcak Süt Filmi

Mahrumiyetin Yarattığı Varoluşsal İhtiyaç Sevgi Arayışı: Sıcak Süt Filmi

Kemal ASLAN

Senaryosunu ve yönetmenliğini Rebecca Lenkiewicz’in yaptığı 2025 yılı yapımı Sıcak Süt filmi, temelde anne- kız ilişkisi üzerinden sevgi ihtiyacını anlatıyor. Ya da izleyenleri sevgisizliğin travmatik kökenleri üzerine yolculuğa çıkarıyor. Her yetişkinin yaşamında çocukluğunda bakıcısı olan –bu anne de olabilir-  kişiyle ilişkileri belirleyici oluyor. Bu ilişkide bakıcının çocuğun ihtiyaçlarını dikkate alıp almaması, onunla bağ kurup kurmaması, çocuğun gelecekteki ilişkilerine yansıyor. Güvenli, kaygılı, kaçıngan, dağınık bağlanabiliyor. Filmde tekerli sandalyede olduğu için kızı Sofia’nın bakımına muhtaç olan Rose, İspanya’nın sahil kasabasında tedavi görmektedir. Arada bir yürümesine rağmen her an kızına ihtiyaç duymaktadır. Gün içinde kızından sürekli su istemektedir. Sanki çölde susuz kalmış biridir. Onun psikosomatik bir rahatsızlık geçtiğini fark eden Doktor Gomez, aile öyküsünü ve kızıyla olan ilişkisini sorgular. Ablasının küçük yaşta öldüğünü, üç erkek kardeşi olduğunu hatırlayan Rose, kendisiyle ilgili gerçekliği yüzleşemediğinden bastırmaktadır. Sofia’nın Atina’da ziyaret ettiği Christos, kızına Rose’dan –Sofia’nın annesi- kendi gerçek hikâyesini anlatmasını talep etmesini söyler. Sofia da bunu annesine söyleyince o da gerçeği açıklar. O da gerçeği şöyle anlatır: “Mary ölmedi, onu yolladılar. On altı yaşındaydım. Sonra beni doğurdu. Onun çocuğuydum. Yanıma bile yaklaştırmadılar.

-Onu tanıyor muydun? Daha sonra görüştünüz mü?

-Evet bir kere. Senin yaşındayken, iyi değildi. Paramparçaydı. … Ben çöle düşmüş bir hayvanım ve su yok.”

Bu diyalogdan onun ablası olarak gördüğü kişinin aslında annesi olduğunu, anneannesi ve dedesinin onunla hiç ilgilenmediğini ve iletişim kurmadığını öğreniyoruz. Bu da onda bir aidiyet duygusunun oluşmasını engelliyor.  Kendisini bir ailenin parçası gibi hissetmiyor, aile bireylerinin davranışlarından dolayı kendini değersiz biri olarak kabul ediyor. Aile ortamında şefkat görmediğinden ve sevgi ortamı olmadığından sevgi yoksunluğu yaşıyor. Bu yoksunluk onu hayatı boyunca bir arayışa yönlendiriyor. Kızı iletişimi iyi olsa da ona da yeterli sevgi veremediğinden –sevgiyi deneyimlemeyen sevgiyi yaşatamaz- aralarında sağlıklı bir anne-kız ilişkisi de kurulamıyor. Aile bireyleri onunla ilgilenmediği için onun iç dünyası ve yaşam deneyimlerini de merak etmiyorlar. Bir tür ilgisizliğe maruz kalıyor. Bu durum onda sürekli ilgi arayışına yöneltiyor. Bunu da en yakın olduğu kızı Sofia’dan bekliyor.  Aile bireyleri onunla sorunlar hakkında konuşmadığı ve sorularını çözme konusunda yardımcı olmadığından, ona destek olduklarını göstermediklerinden öğrenilmiş çaresizliği yaşıyor: “Bu dünyada tek başınayım. Başaramayabilirim”.

Bunlar çocukluk travmaları yaşayanlarda görülebilen olgular. Sıcak süt, 36,37 derece olan anne sütüne atıfta bulunuyor. Çocuğun beslenmesinin zamanında ve onun ihtiyaç duyduğu anda anne sütüyle karşılanması onun güvenli bağ kurabilmesinin koşulu. Rose, bu olanağı elde edememiş biri. Annesinin istenmeyen biriyle ilişkisi sonucu istenmeyen bir çocuk olarak dünyaya geldiğinden anne sütü ihtiyacını hep duyuyor. Bu mahrumiyet hali onda ikame edici sevgi arayışını öne çıkarıyor. Kızı Sofia’yı bir anlamda annesi yerine koyuyor ve ondan onun her ihtiyacını karşılamasını bekliyor. Zaman zaman yürüyebilmesine rağmen kızının onunla ilgilenmesi için muhtaç olduğu izlenimini yaratıyor. Film, Sofia’nın bu gerçeği kavraması ve annesini Tır’ın geldiği bir karayolunda tekerlekli sandalyede bırakmasıyla açık uçlu biçimde sona eriyor. Ya Rose travmalarını kabullenip ayağa kalkacak kurtulacak ya da tekerlekli sandalyede muhtaçlık durumunu sürdürüp ölecek.

İnsan ilişkilerini anlama, yorumlama açısından izlenmeye değer olan ve şimdilerde Netflix’te de gösterilen film, insanın hayatının aile ortamındaki ilişkilerle nasıl şekillendiğini, o kısacak bir dönemde (sıfır- altı yaş) yaşananların insanın ömründe nasılda çok uzun süre etkili olduğunu gösteriyor.