Tarihi mezar taşlarının gölgesindeki Harabeşehir…

GAZETESANAL.COM

Ahlat’a yolunuz düştüğünde Urartu Kralı Lat’ın kızı Derminia’nın babasına yaktığı ağıtı duyar gibi olursunuz. Selçuklu mezar taşlarıyla karşılaştığınızda da bin bir ağıt daha karışır, Derminia’nın ağıtına… Ahlat’ın hikayesi ise çok daha öncelerinde başlar. Tarihin henüz yazılmadığı çağlarda…

Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki ilk yerleşim yerlerinden biridir Ahlat. Urartu uygarlığının kalıntıları tüm bölgede olduğu gibi Ahlat’da da görülür. Selçukluların izleri ise hâlâ şehirdedir. Ahlat’a geldiğinizde sizi Selçuklu mezar taşları karşılar. Her biri, bir kitabeyi andıran bu mezar taşları geçmiş hayatlara dair birer uygarlık anıtı gibi yükselir. Her taşta bir hayat vardır, her taş bir tarihi anlatır… Bu mezar taşları taş ustalığının eşsiz örnekleriyle yapılmış kümbetlerle birlikte Ahlat’ın dünyaya açılan yüzüdür…

Bu açık hava müzesinin arkasında ise bir başka uygarlık, bir başka dünya karşılar sizi. Harabeşehir olarak adlandırılan mağara evleri…

Ahlat’ın Mağara Evleri Foto:gazetesanal.com

Ahlat’ın mağara evleri

Ahlat’ta neolitik çağdan kalma çok sayıda mağara yer alır. Madavans vadisi boyunca uzanan bu mağara kümeleri kayalara oyulmuş evler gibi sıralanır. Hasankeyf’i andıran bu mağara evler bir başka doğa harikasıdır ve tarih boyunca buraya yerleşen uygarlıkların izlerini taşır. Sayıları 500’ün üzerindedir. Harabeşehir ise bu mağara kümelerinin bulunduğu yerlerden biridir.

Neolitik çağdan beri yerleşim yeri olarak kullanılan bu mağaraların bir kısmı yan yana ya da arka arkaya sıralanmış odalardan oluşmaktadır. Duvarları ise adeta bir zaman tüneli gibidir. Sizi tarihin içerisinde gizemli bir yolculuğa çıkarır. Antik kentlerdeki sihri bu mağara evlerde de hissedersiniz. Bir mağaradan diğerine geçtiğinizde neolitik çağdan bugüne uzanan bir filmin hikâyesi içinde gibisinizdir. Çünkü ortamın büyülü atmosferinin hayallerinizi harekete geçirmesi hiç de zor değildir.

Harabeşehri’n gizemli ve sihirli atmosferini doğanın güzelliği süslemektedir. Vadi boyunca akan ve yer yer şelaleler oluşturan dere, üzerindeki tek gözlü taş köprüyle birlikte Harabeşehir’e bir başka hava katar. Harabeşehir’deki mağara evlere gitmek için Akkoyunlu Türkmen Beyi Emin Bayındır tarafından yaptırıldığı tahmin edilen bu taş köprüden geçilir. Emir Bayındır Köprüsü de Selçuklu mezar taşları gibi taş ustalığının izlerini taşımaktadır.  

Emin Bayındır Köprüsü… Foto:gazetesanal.com

Taş köprüsü, deresi, şelalesi ve mağara evleriyle ziyaretçilerini büyüleyen Harabeşehir zaman içerinde değişik amaçlarla kullanılmış. Kimi mağaralar barınak, kimileri tapınak olmuş. Mağaralar yerleşim bittikten sonra depo görevi de görmüş. Yakın zamana kadar da bölge halkı tarafından patates deposu olarak kullanılmış.

Ahlat’a gelenlerin Selçuklu mezar taşlarını gezerken uğradığı Harabeşehir, şimdilerde turizme kazandırılacağı günleri bekliyor.