Hafife almak, olmak ya da olmamak…

HABERİ BURADAN DİNLEYEBİLİRSİNİZ.

gazetesanal.com

Rakamlar ciddi. Covit-19 salgını hız kazandı. Yeterince önlem almıyoruz ya da alınan önlemlere uymuyoruz.

Salgının ilk zamanlarında öyle miydi? Hepimiz tedirgindik. Virüsün yayılmasından endişe ediyor, alınan önlemlere olabildiğince destek veriyorduk. Aksi bir davranış gördüğümüzde tepki gösteriyor, uyarıyorduk. İlk sağlık çalışanı hayatını kaybedince ülke olarak yas tuttuk. Alkışlı eylemlerle sağlık çalışanlarımıza günlerce moral verdik. Onlar virüse yakalanınca ailemizden biri yakalanmışçasına üzüldük.

“Yeni normale” ya da “ kontrollü sosyal hayata” geçişle birlikte hepimiz rahatladık. Düğün dernek dolaştık. Ramazan Bayramı’ndaki aldığımız önlemleri Kurban Bayramı’nda unuttuk. Gezdik, eğlendik. Tatil yaptık.  Toplu namazlar kıldık. Binlerce kişiyle tören ve açılışlar yaptık. Miting bile düzenledik. Sanki virüs yokmuşçasına yaşamaya başladık.

Rahatlamayan bir tek onlardı. Çünkü virüs artık her yerdeydi. İstanbul’daki yoğunluk bütün Anadolu’ya yayıldı. Ankara, Kayseri, Bursa, Mersin ve daha pek çok ilde yeni vaka oranları hızla arttı. İstanbul’da yeni vaka sayısı yükselmeye başladı. Hekimler, uzmanlar uyarı üzerine uyarı yaptı. Vakalar artmaya başlayınca hastanelerdeki yoğunluk da arttı. Sağlık Bakanlığı’nın 16 Eylül 2020 tarihli verilerine göre ülke genelinde yatak doluluk oranı yüzde 51,6’ya ; yoğun bakım yatak doluluk oranı yüzde 66,3’e; dolu ventilatör oranı da yüzde 33,6’ya ulaştı.

Günlük hasta sayısı bin 700’leri geçti.  Ağır hasta sayısı bin 300’lere çıktı. Her gün 50’nin üzerinde insan hayatını kaybetmeye başladı. Hayatını kaybedenlerin ve hastalananların arasında sağlık çalışanları da var. Özveriyle çalışıyorlar. Ama, ne kadar önlem alsalar da hastalığa yakalanıyorlar.

Toplum olarak virüsü hafife almamızın, önlemleri gevşetmemizin, rahatlamamızın, alınan önlemlere de yeterinde uymamamızın yükünü onlar çekiyor. Ve gün geçtikçe tükeniyorlar.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasına göre pandeminin başından bu yana koronavirüs nedeniyle 52 sağlık personeli hayatını kaybetti. Bakan Koca, Kovid-19’a yakalanan sağlık çalışanı sayısını ise 29 bin 865 olarak açıkladı. Ankara Tabip Odası ise bu sayısının daha fazla olduğu görüşünde. Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Muharrem Baytemur, Milliyete’e yaptığı açıklamada “Bakanın açıkladığı gün bizim elimizdeki verilerde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımızın sayısı 73’tü. Şimdi 90’a ulaştı. Sağlık çalışanlarımız bütün pozitif vakaların yüzde 10’u civarında” bilgisini verdi.

Ankara Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Vedat Bulut da, 900’e yakın hekimin istifa etmek zorunda kaldığını açıkladı. Cumhuriyet Gazetesi’ne konuşan Prof. Dr. Vedat Bulut endişelerini “30 bin sağlık çalışanı hastalığa yakalandı. 80’in üzerinde sağlık çalışanını kaybettik, yarısı doktor. İstifalar yoğunlaştı. Birkaç hastanede istifalar nedeniyle göğüs hastalıkları uzmanı kalmadı. Radikal önlemler alınmazsa ölümler artacağı gibi, endişelere dayalı istifalar da hızlanabilir.” sözleriyle paylaştı. Ona göre, durumun ciddiyetinin toplum tarafından yeterinde anlaşılamamasının nedeni alınan yanlış kararlar ve verilerin şeffaf şekilde paylaşılmaması.

Özetle sağlık çalışanları dertli ve endişeli. Yeterli ve gerekli önlem alınmazsa, hasta sayısındaki artışın sağlık gücünün kapasitesini zorlayacak boyutlara ulaşabileceğini düşünüyorlar. Haliyle kendileri için de daha riskli bir çalışma ortamından endişe ediyorlar. Seslerini her geçen gün yükseltiyorlar. Bu nedenle, Türk Tabipleri Birliği de “yönetemiyorsunuz, tükeniyoruz” sloganıyla bir dizi eylem başlattı. Salgınla mücadelede başta yetkili kişi ve kurumlar olmak üzere  ilgili tüm kesimleri koordinasyon içinde çalışamaya çağırdı. Türk Tabipleri Birliği açıklamasında özetle şu görüşlere yer verildi:

***”Sadece hekimler ve sağlık çalışanları değil, babalarımız, annelerimiz, kardeşlerimiz ölüyor. Daha çok olduğunu bildiğimiz ama resmi olarak açıklanan rakamlarla dahi her gün 50 yurttaşımız, önlenebilir bir hastalık olan COVID-19’dan hayatını kaybediyor. COVID-19 Salgın sürecinin bilimsel yöntem, şeffaf veri ve ilgili tüm kesimlerin katılımı ile etkin ve koordineli bir anlayışla yönetilmesini istiyoruz. COVID-19 salgın sürecinin bugüne kadarki yönetiliş biçimini yetersiz ve kaygı verici buluyoruz.

***Ülkeyi yöneten yetkili kişi ve kurumlardan salgın tedbirleri, salgın bütçesi, salgın koordinasyonu, salgın planlaması konusunda acil, kapsayıcı ve inandırıcı program açıklamalarını bekliyoruz.

***Sağlık Bakanlığı’ndan başta TTB olmak üzere bütün sağlık meslek odaları, sağlık sendika ve dernekleri ile birlikte “COVID-19 işbirliği ve ortak çalışma meclisi” oluşturmasını talep ediyoruz.

***Hiçbir salgın vatandaşların bireysel çabalarıyla önlenemez. Bireysel tedbirler merkezi ve kapsamlı bir irade ve güven verici kararlarla birlikte uygulandığında anlamlı olur. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı il Hıfzıssıhha kurullarını işlevli kılmalı, başta Belediyeler ve kent konseyleri olmak üzere işçi-memur sendikaları, hemşeri – köy derneklerinden, kültür sanat dernek ve vakıflarına kadar bütün demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarını sürece katmalıdır.

***Hekimler ve bütün sağlık çalışanlarının ölüm – kalım savaşına dönüşen COVID-19 mücadelesinde  yalnız bırakılmayacaklarını, korunacaklarını, bu insanüstü çabaların farkında olunduğunu gösterecek; maddi ve manevi olarak destekleyecek, hastalanan ve vefat eden arkadaşlarımızın “meslek hastalığı” tanımını kabul edecek Sağlık Bakanlığı ve hükümet tutumu istiyoruz.

***Salgının yaygınlaştığı ve uzun süreceğinin yadsınamaz hale geldiği bir dönemde hekimler ve sağlık çalışanlarının çalışma sürelerinin 6 saate indirilmesini, dinlenme yer ve zamanlarının pandemi göz önünde bulundurularak yapılandırılmasını ve yeterli sayıda kişisel koruyucu ekipman sağlanmasını, bu hususta hiçbir aksama yaşanmamasının sağlanmasını istiyoruz.

***Çalışma yaşamı, ulaşım, eğitim başta olmak üzere toplu bulunma ortamlarına dair insan yaşamını önceleyen, insan emeğinin değerini koruyan yasal  ve idari düzenlemelerin hak kaybı yaratmadan ve en dezavantajlı, yoksul kesimleri – emekçileri gözeterek ivedilikle yapılmasını bekliyoruz.

***Bu adımları atmayanların, COVID-19 salgını ile mücadeleyi gerçekler üzerinden, olağandışı durum tanımıyla ve bir seferberlik ruhuyla karşılamayanların; suçu vatandaşa, yükü hekimlere ve sağlık çalışanlarına yıkanların tarihsel sorumluluğunu her gün ama her gün hatırlatacağımızı buradan ilan ediyoruz. COVID-19 salgını mücadelesinde başarı; akıl ve bilim esas alınarak, gerçekleri konuşarak, filyasyon ve test süreçlerini çok iyi yöneterek, tedavi ortamını iyileştirip, sağlık çalışanlarını motive ederek sağlanır. Salgının yaygınlaştığı, 8 günde 8 hekimin hayatını kaybettiği, herkesin kendisi ve bütün yakınları için sürekli tedirgin olduğu bir süreçte herhangi bir başarıdan söz edilemez.”

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin bu açıklaması, yapılanlardan çok yapılmayanlar ve yapılması gerekenlere dikkat çekiyor. İnsanı önceleyen, bilimsel, akılcı ve topyekün bir mücadeleye vurgu yapıyor.

Hafife almamak gerek. Olmak ya da olmamak bizlerin elinde…