Futbola virüs girdi… Sessiz şampiyonluk ve küme düşme kararı…

gazetesanal.com

Tuhaf zamanlardan geçiyoruz.  Covit-19 salgını ve pandemi günleriyle hayatın seyri de değişti. Önce evlere kapandık. Sanal bir dünyanın iletişim mecralarında bambaşka bir hayatı deneyledik. Bu aslında pek çoğumuzun aşina olduğu bir hayattı. Günlük yaşantımızın içindeydi. İşlerimizin bir kısmını internet üzerinden görüyor, sosyal medyayı enformasyona ulaşmak ve iletişim kurmak için kullanıyorduk. Ancak bu kez farklıydı. Sokaklarda virüs vardı ve bizler evlerimizdeydik.  Belki de ilk kez zorunlu olarak, aynı anda ve kitlesel bir biçimde orada var olduk; orada yeni bir hayatı paylaştık. Gündelik etkinliklerimizi, işlerimizi internet üzerinden evlerimizde odalarımızda gerçekleştirdik. Bayramlarımızı bile evlerimizde yaşadık. Birbirimizi bilgisayar ve cep telefonlarından gördük, oradan bayramlaştık. Eğitim tamamen internet üzerinden işledi. Kültür sanat etkinlikleri internetle kitlelere ulaştı. İçerik paylaşan dijital platformlar hayatımız en renkli alanı oldu. Yeni alışkanlıklar edindik, yeni hikâyeler izledik.

Bu süreçte izleyemediklerimiz de vardı. Sportif etkinlikler bunlardan biriydi. Spor dünyasında işler durdu. Ulusal ve uluslararası organizasyonlar ertelendi. Kitlelerin tutkusu futbola da ara verildi. Kimi ligler kaldığı yerden tescil edildi, kimileri de ertelendi. Ertelenen ligler yeni normalleşme süreciyle birlikte kaldığı yerden seyircisiz bir şekilde devam etti.

Türkiye de bu süreci tuhaf bir şekilde ve günübirlik kararlarla yaşadı. Türkiye Futbol Federasyonu önce maçları seyircisiz oynatma kararı aldı. Bu karar üzerine maçlar seyircisiz oynandı. Türkiye Futbol Federasyonu’nun bu kararı tartışmalara yol açtı. Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, “Seyircili oynanan bir spor dalını seyircisiz ve risk altında oynatıyorsunuz. Sağlığımız söz konusu, hayatımız söz konusu. Birilerine zarar gelecekse istediğinizi şampiyon yapın. Oynamayalım kardeşim. Ben komplo teorisi üretmiyorum ama hepimiz paranoyak olduk” dedi. Tartışmalar büyüdü, salgın etkisini arttırdı. Birkaç gün sonra Türkiye Futbol Federasyonu ligleri durduğunu açıkladı.

Futbola virüs girdi

Bu süreçte Fatih Terim de dahil olmak üzere bazı spor adamları ve futbolcular virüs kaptı ve hastanelerde tedavi gördü. Normalleşme süreciyle birlikte liglere devam kararı alındı, seyircisiz oynanacaktı. Antremanlar başladı. Bazı kulüplerde korona vakası görüldü. Bazı futbolcular ve kulüp çalışanları karantinaya alındı. Türkiye Futbol Federasyonu kararlıydı. Maçlar oynanacaktı. Oynandı da. Ancak futbolun tadı yoktu. Tribünler sessizdi. Seyirci evinde, televizyon başındaydı.

Maçlar oynandı ve bitti. Normal günlerde de boş tribünlere oynayan Başakşehir şampiyon oldu. Tatsız tutsuz bir şampiyonluktu. Tribünler gibi sokaklar da sessizdi. Ne kutlaması oldu, ne de sokaklar bayraklarla donandı. Şampiyonluğun diğer iddialı ekipleri Trabzonspor ve Galatasaray ise seyircisiz oynanan maçlarda tel tel döküldü. Kayserispor, Yeni Malatyaspor ve Ankaragücü de küme düştü. İşte o sırada, bir iki gün sonra Kulüpler Birliği toplandı ve federasyona bu sezon küme düşmenin kaldırılmasını talep etti. Türkiye Futbol Federasyonu bu talebin ardından yaptığı yönetim kurulu toplantısında bu talebi değerlendirdi. Toplantıya Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu de katıldı. “Özerk” olan Türkiye Futbol Federasyonu, bakanın katıldığı yönetim kurulu toplantısında bu sezon Süper Lig, TFF 1. Lig, TFF 2. Lig ve TFF 3. Lig’de de küme düşmeyi kaldırdı. Oysa Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir kısa bir süre önce bazı kulüplerden gelen talepler üzerine tam ters yönde bir açıklama yapmıştı. Nihat Özdemir; “bizim böyle bir düşüncemiz yok. Sezon başında açıklanmadan sezon sonunda böyle bir karar alırsanız bunu dünyaya anlatamazsınız” demişti.

Karar eleştirilere neden oldu

TFF’nin kararı spor dünyasına bomba gibi düştü. Karar farklı yönlerden eleştirildi.

Spor yazarı ve yorumcu Uğur Karakullukçu, “Türk futbol tarihinin en kötü kararı… Sezonun tamamlanma olasılığı bile bence düşük, Avrupa kupalarına giden herhangi bir takımın da iflah olma şansı yok. 3-4 sezon bu garabet kararın izlerini silmekle geçecek” sözleriyle alınan karara tepki gösterdi.

Eski hakem Selçuk Dereli de “Pandemiden küme düşenler etkilendi de şampiyonluğu kaybeden Trabzonspor ve Galatasaray etkilenmedi mi? Bu takımların suçu ne? Elbette aynı durum Beşiktaş ve Sivasspor için de geçerli” ifadelerini kullandı.

Gazeteci Mehmet Demirkol ise alınan karara “Pandemi öncesinde lig durdurulduğunda Galatasaray puan ortalamasını 2.7’e yükseltmiş, ivmesini yukarı doğru süratle artırmıştı. Şimdi o zaman Galatasaray’ın günahı nedir? Bursaspor bu lige beni de alın demez mi? Konyaspor’un günahı ne? İnanılmaz bir performans ortaya koydular lig sonunda” diye tepki gösterdi.

Karar siyasi olarak da nitelendirildi

TFF’nin aldığı karar, spora siyaset karıştı eleştirilerine de yol açtı.

Karar açıklandıktan sonra küme düşmesi gereken Ankaragücü, Yeni Malatyaspor ve Kayserispor’un temsilcilerinin kararın alınma sürecindeki katkıları için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, milletvekillerine ve siyasilere teşekkür etmesi ise tartışmaları daha da alevlendirdi.

Habertürk Spor Yazarı Serdar Ali Çelikler, küme düşen takımların Süper Lig’de kalmasını sağlayan Türkiye Futbol Federasyonu’nun kararının arkasında siyasi baskı olduğunu öne sürdü. Çeliker, DW Türkçe’ye yapığı değerlendirmede “Nihat Özdemir, tarihin gördüğü en etkisiz ve federasyonu tamamen yüksek futbol memuriyetine çevirmiş bir başkan olarak hatırlanacak maalesef. Şak diye emrettiler, o da tak diye yaptı. Kimin emrettiği belli. Küme düşmeyen takımlar kime teşekkür ettilerse karar da onlardandı” ifadelerini kullandı.

Fatih Altaylı da kararı sert dille eleştiren gazetecilerdendi, Altaylı, Habertürk’teki köşesinde Nihat Özdemir’in daha önceki açıklamasını hatırlatıp; “Bu tükürdüğünü yalamanın birkaç adım ötesinde bir durumdur. Rezilliktir. Siyaset bunu senden rica edebilir. Sen de efendi gibi dersin ki, ‘Efendimiz, böyle bir şeyi yapmak futbol açısından doğru değildir. Ama siyaseten ille de yapmak gerek diyorsanız müsaade buyurunuz ben istifa edeyim. Çünkü böyle bir şey olmayacağına yönelik beyanım var. Siz benim yerime kendini sözleriyle bağlamamış daha münasip birini bulunuz, düşmeyi o kaldırsın” ifadelerini kullandı.

Fatih Altaylı, 1980 Askeri Darbe döneminde Ankaragücü’nün bir kararla ikinci ligden birinci, lige çıkartılması olayını da hatırlattı:

“Açık söyleyeyim Türk futbolu bu düzeyde bir rezilliği son olarak darbe döneminde, hukuk askıda iken görmüş, Kenan Evren’in emri ile Ankaragücü, hiç ama hiç hakkı yokken 1. lige çıkarılmıştı. Dönemin Beden Terbiyesi Müdürü Yücel Seçkiner, Evren’den aldığı talimatla bu işi yapmış ama darbe dönemi olmasına rağmen yasal bir kılıf oluşturmaya çalışmış ve ‘Türkiye Kupası’nı kazanan takım 1. lige çıkar’ diye bir yönetmelik hazırlatmıştı. Bugün ona bile gerek olmadı.”

O yıl ne olmuştu?

12 Eylül 1980’de TSK yönetime el koymuştu. Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren, 1.Lig’de başkentin mutlaka bir takımla temsil edilmesini istiyordu. O yıl 1. Ligde Ankara’dan bir takım yoktu. 1980-1981 sezonunda 2. Lig’de mücadele eden Ankaragücü Türkiye Kupası’nı kazanmıştı. Bunun üzerine “Türkiye Kupası’nı kazanan bir ekip hangi ligde olduğuna bakılmaksızın 1.Lig’e çıkartılacaktır” şeklinde yasal bir düzenlemeyle Ankaragücü 1. Lig’e çıkarıldı.

Karar hukuki açıdan da eleştiriliyor

Spor insanları TFF’nin bu sezon için küme düşmeyi kaldıran kararının hukuki açıdan da eleştirdi.

Spor Spikeri Ercan Taner, bu kararla hukuki açıdan TFF’nin zor bir durumda kaldığına dikkat çekti. Taner, attığı twitte; “FİFA siyasetin spora karıştığı iddiası ile Yunanistan’ın üyeliğini askıya almıştı. Umarım TFF zor durumda kalmaz… Lig mücadelesi deyince küme düşmek olacak, şampiyon olacak, şampiyonlar ligine son anda katılma olacak… Bunun adına lig denir… Bütün ligleri pandemi zamanı tescil edecektin o zaman.”

Spor hukukçusu Avukat Mert Yaşar da DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, kararın hukuken sorunlu olduğuna vurgu yaptı: “Lig bittikten sonra küme düşmenin kaldırılmasının sebebi ve amacı gerçekçi değil ve hukuka aykırı. TFF’nin takdir yetkisi var, ancak yetkisi sınırsız değil. Denetime açık, hesap verilebilir olmalı” dedi.

Kararın siyasi olduğunu vurgulayan Yaşar, FIFA’nın mevzuatını uygulaması durumunda, TFF’ye ceza vermesi gerektiğini söyledi. Ancak FIFA’nın TFF’nin her daim siyasetin etkisinde olduğunu bilmesine rağmen buna ses çıkarmadığını vurgulayan Avukat Yaşar, bu yüzden FIFA’nın TFF’ye müdahale edeceğini sanmadığını da sözlerine ekledi.

Yaşanan olaylar, alınan kararlar, bu kararlara verilen tepkiler hayatımızı alt üst eden Covit-19 virüsünün futbolun dengelerini de bozduğunu gösteriyor. Futbolun normalleşme çabası içinde ortaya çıkan anormal uygulamalar bunun en belirgin göstergesi. Gelecek süreçte bu anormal uygulamalar futbola ne getirecek ya da futboldan ne götürecek?  Bu sorunun yanıtını zaman gösterecek.