Amerika Başkanlık Seçimleri Türk-Amerikan ilişkilerini nasıl etkiler?

Türk Amerikan ilişkileri, Amerika’daki başkanlık seçimlerinin ardından gündemin önemli konuları arasında girmesi bekleniyor.

Amerika’daki başkanlık seçimlerinde anketler ve modellemeler Demokrat Parti adayı eski başkan yardımcısı Joe Biden’ın yarışı önde götürdüğüne işaret ediyor. Ancak Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Başkan Donald Trump’ın dört yıl öncekine benzer şekilde bir sürprize imza atarak yeniden seçilme olasılığı da yabana atılmıyor.

İngiliz Yayın Kurumu BBC Türkçe’de yer alan habere göre, Trump’ın yeniden seçilmesi halinde iki ülke ilişkilerinin son dört yıldakine benzer bir seyir izlemesi bekleniyor. Demokrat aday Biden’ın Beyaz Saray’a geçmesi durumunda ise ilişkilerin daha da kötüleşme olasılığının yüksek olduğu tahmin ediliyor.

Seçimin ardından iki ülke arasında, Suriye’deki gelişmeler, Türkiye’nin S-400 füze savunma sistemini denemesinin ardından Ankara’ya yönelik yaptırımların gündeme gelmesi ve Doğu Akdeniz’deki gerilim konularının öncelikli olması bekleniyor.

Biden’ın seçilmesi durumunda Türkiye’de insan hakları ve demokrasinin durumunun da gündeme geleceği belirtiliyor.

Trump’ın başkanlığında neler yaşandı?

Başkan Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında son dört yılda yakın bir ilişki kuruldu. Buna karşın, tutuklu ABD vatandaşları ve Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik operasyonları konusunda ciddi krizler de yaşadı.

ABD merkezli analistlere göre, bu duruma Trump’ın hem kendi ekibi hem Kongre hem de ABD dış politikasını belirleyen kurumlarla ters düşen politikaları neden oldu.

Illinois Üniversitesi’nden Siyaset Bilimi öğretim üyesi Doç. Dr. Sibel Oktay, Trump’ın ilk döneminde dış politika süreçlerinde “iki başlılık denilebilecek” bir durumun ortaya çıktığını belirterek şöyle dedi:

“Bir tarafta Kongre ve savunma bakanlığı gibi kurumlar belirli açıklamalar yapıyor, diğer tarafta Trump başka bir açıklama yapıyor. Ortada iki başlı, çelişki göstren siyasi bir ayrılık görmeye başlıyoruz. Bu çelişkiler esasında biraz da Trump’ın her şeyi kendi yapmak istemesinden ve kendi ağzından çıkan lafın dış politika olarak uygulanmasını istemesinden kaynaklanan bir şey”.

Washington merkezli düşünce kuruluşu German Marshall Fund’dan (GMF) Türkiye uzmanı Nicholas Danforth da son dört yıl içerisinde ABD dış politika kurumlarının ve Kongre’nin “tereddütsüz bir şekilde Erdoğan’a karşı” cephe aldığına dikkat çekti.

Danforth’a göre, oluşan bu tepkinin etkilerini hafifleten unsur Trump’ın kişisel olarak Erdoğan’ın çıkarlarına da uygun olan politikalar uygulaması oldu.

Muhafazakarlara yakın düşünce kuruluşu Hudson Institute’un Orta Doğu uzmanı Michael Doran, Trump’ın Türkiye’nin dünyadaki rolüne ilişkin doğru bir vizyona sahip olmasına karşın bunun yönetimdeki diğer yetkililer tarafından kabul görmediğini belirterek şunları söyledi:

“Trump, genellikle içgüdüleriyle hareket ediyor ve bence Türk-Amerikan ilişkilerine neden değer verdiğini anlatma konusunda çok iyi bir iş çıkardı. Trump yönetiminin eksikliklerinden birinin Trump’ın vizyonunun ekibi tarafından paylaşılmaması ve bu vizyonun nasıl detaylandırılacağı konusunda gerekli talimatları vermemiş olması olduğunu düşünüyorum”

Trump’ın tekrar seçilmesinin sonuçları ne olur?

BBC Türkçe’nin görüşlerine başvurduğu uzmanların ortak görüşü, Trump’ın tekrar seçilmesinin Türkiye ile ilişkiler açısından daha olumlu olacağı yönünde.

Doran bunun gerekçesini Trump’ın ABD devlet sistemi içerisindeki tüm aktörlere “Türkiye ile iyi ilişkilere sahip olmak istemesi ve bu ilişkiye değer verdiğini göstermesi” olarak açıkladı.

Amerika ile Türkiye ilişkilerinde ön plana çıkan bir diğer unsur da Erdoğan ile Trump arasındaki yakın ilişkiler olduğunu belirten Doran, Trump’ın “canım arkadaşım” sözleriyle hitap ettiği Erdoğan ile ilişkilerinin liberal kanadın ve Demokrat Parti’nin eleştirilerine yol açtığını bildirdi.

Doran’a göre, özellikle Halkbank ile Gülen’in iadesi gibi konularda Trump’ın başkanlık yetkisini aşan sözler vermiş olabileceği iddiaları ortaya atılırken, görevden azil soruşturmasına Türkiye ile ilişkilerinin de eklemlenmesi gerektiğini savunanlar da oldu.

Doç. Dr. Oktay da iki lider arasındaki bu dinamiğin son dört yılda iki ülke ilişkilerinde etkili olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:

“ABD dışişlerinde karar alma süreçlerine baktığımızda Trump’ın dışişleri bakanlığını ve kariyer diplomatlarını yavaş yavaş aradan çıkarmaya çalıştığını ve dışişlerini yürütürken liderlerle olan ikili ilişkilerini öne çıkamaya başladığını görüyoruz. Bu, Türkiye’nin lehine olan bir şey oldu. Çünkü Türkiye’de de benzer dinamikler gördük”.

Oktay, dış politika konusunda Trump ile devlet kurumları arasındaki uyuşmazlığın Başkan’ın yeniden seçilmesi halinde devam edeceğini ve belki de çok daha zor sonuçlar doğurabileceğini aktardı.

GMF’ten Türkiye uzmanı Danforth da benzer bir görüşe sahip:

“Trump kazanırsa aynı şekilde ancak daha kaotik bir şekilde devam etmesini bekliyorum. Trump’ın Erdoğan’a kişisel yakınlığı ile ABD devletinin her kademesinden gelen köklü direnç arasında gerilimin sürdüğünü göreceğiz. Bu gerilimin artacağını ve bunu çözebilecek mekanizmaların da ortadan kalkacağını düşünüyorum. Trump’ın Erdoğan’a yönelik bazı yumuşak başlı politikalarına Kongre’den gelen itirazların artması ve aynı zamanda Trump’ın da istediği dış politikayı daha agresif bir şekilde uygulaması olasılığı yüksek.”

Biden’ın kazanmasının etkileri neler olur?

Biden’ın seçimi kazanmasının ise ilişkileri daha olumsuz etkilemesi bekleniyor. Biden’ın hem Kongre ve dış politika kurumlarından gelen çağrılara uyma hem de ABD siyasi çevrelerinde “otoriterleştiği” düşünülen Türkiye ve Erdoğan ile arasına mesafe koymak isteme olasılığı daha yüksek görülüyor.

Danforth, Biden’ın seçilmesi halinde Türkiye ile ABD arasındaki gerilimin artmasını ve Biden’ın devletin diğer kurumlarıyla birlikte Erdoğan ile Türkiye konusunda daha sert tutum takınılması için birlikte hareket etmesini beklediğini belirtti.

Danforth, “Demokratlar, Trump’ı otokrat liderlere sahip çıkmakla ağır şekilde eleştiriyor ve Erdoğan da sık sık gündeme getirdikleri bir isim. Biden’ın ekibinde otokratlara sahip çıkılmadığını göstermek için güçlü bir istek olacağını düşünüyorum” dedi.

Biden’ın Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan konusundaki tutumuyla ilgili olarak dikkat çekilen olaylardan birisi de New York Times gazetesine Aralık ayında verdiği mülakat oldu.

Biden’ın henüz başkan adaylığı kesinleşmemişken verdiği bu mülakatın Türkiye ile ilgili kısmının görüntüleri Ağustos ayında sosyal medyada paylaşmış ve iktidarın tepkisini çekmişti.

Biden bu mülakatta, Erdoğan’a karşı farklı bir yaklaşım izlenmesi ve muhalefetin liderlerini desteklediklerini açık bir şekilde ortaya koymaları gerektiğini söylemişti.

Doç. Dr. Oktay, anketlere göre, sadece başkanlık yarışında değil, Temsilciler Meclisi ve Senato seçimlerinde de ibrenin Demokratları daha avantajlı gösterdiğine dikkat çekti.

Oktay, “Bu da çok daha otoriterleştiği ve insan haklarına saygı duymadığı gözlemlenen ve bu şekilde açıklanan Türkiye’ye karşı daha sert bir dış politika uygulanması anlamına gelebilir. Bunun da en büyük etkisi ekonomik yaptırımlar özelinde olacaktır” diye konuştu.

Hudson Institute’dan Doran göre de seçim sonrası Türk-Amerikan ilişkilerine ilişkin en kötü senaryo “Biden’ın New York Times mülakatında sarf ettiği fikirlere göre hareket etmesi.”

Ancak Doran, bunun olma olasılığını düşük gördüğünü de belirterek, “Ancak Joe Biden’ın, ilkeleri olan bir adam olduğuna inanmıyorum. Geçmişte de alakasız şeyler söylediği oldu. Kısacası rüzgar nereden eserse oraya giden, istediğini elde etmek için her şeyi söyleyebilen birisi. Türkiye hakkında da çok sabit fikirleri olduğunu sanmıyorum” dedi.