Bilim insanları, deniz seviyesinin yükselmesiyle oluşan sel ve taşkınların gelecek 30 yılda 23 milyon kişiyi etkileyebileceği uyarısında bulundu.
İngiliz Yayın Kuruluşu BBC Türkçe’nin Guardian gazetesinde yayınlanan araştırmaya dayandırdığı habere göre, sera gazı emisyonunda kısmen düşüşler yaşansa bile sel ve taşkınlar daha sık görülebilecek.
Küresel ısınma ve deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle normalde 100 yılda bir görülen seller, 10 yılda bir görülmeye başlandı. Bu da dünya nüfusunun % 4’ünün sel ve taşkınlardan etkilenmesine yol açacak.
Nereler etkilenecek…
Sel ve taşkınlar açısından en riskli görülen bölgeler Güneydoğu Çin, Avustralya’nın kuzeyi, Bangladeş, Batı Bengal, Hindistan’da Gujarat olarak öngörülüyor.
ABD’de Kuzey Carolina, Virginia, Maryland, Britanya, Fransa’nın kuzeyi ve Almanya’nın kuzeyi de riskli alanlardan sayılıyor.
Araştırmaya göre, küresel ısınmanın bu yüzyılın sonunda 2 derecinin altında tutulması halinde bile deniz seviyesinin yükselmesi ve kasırgaların artması riski devam edecek.
Uyum sağlamak gerekiyor
Raporun yazarlarından Melbourne Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Ian Young, Guardian gazetesine şu yorumu yaptı:
“Sera gazı emisyonunu hafifletmenin çok büyük etkisi yok. Bu duruma ayak uydurmamız lazım. Ya ağır mühendislik çözümlerine bakmalıyız ya da planlı çekilmelere, nüfusları taşımaya odaklanmalıyız. Bu oldukça zor. Ya da kıyılarda doğa temelli savunma sistemleri olacak.”
Melbourne Üniversitesi baş araştırmacılarından Ebru Kirezci de “Deniz seviyesinin yükselmesine ve iklim değişikliğine uyum sağlamalıyız” dedi ve şu tavsiyelerde bulundu:
“Bundan tek çıkış yolu uyum sağlamak. Deniz duvarlar, bentler inşa etme, hava tahminleri, uyarı sistemleri veya kıyılardan çekilme, kıyılarda yaşayanların daha güvenli bölgelere taşınması gibi riski hafifletecek stratejileri benimsememiz gerekiyor.”
Sera gazı artarsa…
En kötü ihtimal olarak, sera gazı emisyonunun artmasıdır. Sera gazı emisyonunu artmasıyla deniz seviyesinin yükselmesi de artacak. Bu durumda, küresel gayri safi hasılanın yaklaşık %20’sine denk gelen, 14.2 trilyon dolarlık varlıklar bu yüzyılın sonuna kadar yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilecek.