12 Eylül askeri darbesinde gözaltında kaybolan Cemil Kırbayır davasında Adalet Bakanlığı, dosyanın zaman aşımından düşürülmesini istedi…Dosya Yargıtay’da…

12 Eylül askeri darbesinde gözaltına alındıktan sonra kaybolan Cemil Kırbayır davasında Adalet Bakanlığı, dosyanın zaman aşımından düşürülmesini istedi.

 Adalet Bakanlığı, 25 Şubat 2020 tarihinde Yargıtay’a başvurarak dosyada zamanaşımı bakımından “kanun yararına bozma” kararı verilmesini talep etti. Dosya halen Yargıtay 8. Ceza Dairesi’inde inceleme aşamasında bulunuyor. Yargıtay’ın “kanun yararına bozma” kararı vermesi halinde dosyanın zamanaşımından kapatılması mümkün hale gelecek.

Cemil Kırbayır kim?

Cemil Kırbayır, 26 yaşında, Kars Dede Korkut Eğitim Enstitüsü son sınıf öğrencisiydi.

12 Eylül 1980 askeri darbesinin hemen ertesi günü 13 Eylül 1980’de Kars’ın Göle ilçesi, Okçular Köyü’ndeki evinden gözaltına alındı.  Cemil Kırbayır’ın, 8 Ekim 1980 tarihinde gözaltından firar ettiği belirtildi.

Kırbayır’ın gözaltında kaybedilmesiyle ilgili 80’lerin sonunda bir soruşturma başlatılan soruşturma 2002’de takipsizlikle sonuçlandı..

Gözaltında yaşananlar.

T24’te yayınlanan Gökçer Tahincioğlu’nun haberine göre, Cemil Kırbayır’ın kardeşi Mikail Kırbayır, gözaltı sürecinde yaşananları şöyle anlatıyor.

“Cemil Kırbayır, emekçi bir ailenin altı çocuğundan üçüncüsüdür. Eğitim Enstitüsü öğrencisiydi. Sosyalistti. 13 Eylül’de evinde gözaltına alındı. Bir hafta Göle’de kaldı. 17 gençle birlikte Kars Askeri Cezaevi’ne götürdüler. 7 Ekim’e kadar defalarca ziyaretine gittim. Yüz yüze görüşme olanağı yoktu. Pusula gönderiyor, pusula alıyorduk içeriden. Ben cezaevinin kapısından yazıyorum kağıda, halini hatırını ihtiyacını soruyorum. Kapıdaki asker komutanına, o komutan diğer komutanına götürüyor, onay gelirse pusula kardeşime veriliyor, yazdığı yanıt da aynı yoldan bana geri getiriliyordu. En son 7 Ekim’de gittim. Emanetleri vardı. Sigara, giysi, o, bu… Giysilerini gönderdim. ‘Merak etme, durumum iyidir’ diye bir pusula geldi.”

8 Ekim 1980’de cezaevindeki 4 arkadaş sorgulanmak üzere Cemil Kırbayır’ın okuduğu okul olan ancak işkencehaneye dönüştürülen Eğitim Enstitüsü’ne götürüldü. Üçü geri geldi.

Mikail Kırbayır, devam etsin:

“Son ziyarete gidişimin ertesi günü. Babam geldi işyerime; ‘Askerler evimizi bastı, Cemil firar etmiş’ dedi. Ben ise babama, ‘Öldürmüşlerdir’ dedim. Piyade Alayı’na koştum hemen. Kardeşimin akıbetini sordum. Devlet memuruydum ben. ‘Nasıl devlet memurusun, nasıl teröristi sorarsın’ dediler. Sordum dediysem, kapılar duvar. Dışarıdan telefon açmıştım. Telefonları suratıma kapattılar. Kars’a, cezaevine gittim. Oradan ‘Yok öyle birisi’ dediler. Sonra neden, birisi geldi, ‘Siyasi şubeye götürüldü kardeşin’ dedi. Emniyete koştum hemen. Oradan da ‘yok’ dediler. Ama cezaevi diyor ki; ‘7’sini 8’e bağlayan gece 4 genci sorguya götürdüler, 3’ü geri geldi, Kırbayır gelmedi.’ Bir daha emniyete gittim. Bu kez ‘yok’ demiyorlardı. ‘Yer gösterme yapıyorduk, firar etti’ diyorlardı. Firar etmediği belliydi. Pazartesi günü, kaymakam çağırdı yanına beni. ‘Açığa alındın’ dedi. Karaman’a gönderdiler beni. Tayin sanıyordum. Başka bir şeymiş. Göreve başlar başlamaz, polis beni aldı. 300 yapraklı defter aldırdılar, ‘her gün gelip buna imza vereceksin’ dediler. Beni 1,5 yıl kıpırdayamaz hale getirdiler yerimden. Göle’ye, Kars’a gidemiyordum. Ailede benden başka kardeşimin izini takip edebilecek kimse de yoktu. Babamlar durmadan müracaat ediyor ama yanıtların hepsi aynı, ‘firar.’

Başbakan ile görüşme.

Cemil Kırbayır’ın akıbeti 15 yıl sonra, ”Cumartesi Anneleri” eylemiyle sorulmaya başlandı.

Kamuoyu da bu kayıp hikayesinden, kayıp ailelerinin 5 Şubat 2011 tarihinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Dolmabahçe Sarayı’nda yaptıkları görüşmeyle haberdar oldu.

Başbakanla görüşenlerden biri de Cemil Kırbayır’ın 104 yaşındaki annesi Berfo Kırbayır’dı ve toplantı sonunda Başbakan Erdoğan, Berfo Ana’ya oğlunu bulma sözünü verdi.

TBMM’nin gündeminde.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu , 9 Şubat 2011 tarihli toplantısında  Cemil Kırbayır’ın dosyasıyla ilgili inceleme başlatma kararı aldı. Komisyon, 350 sayfalık kapsamlı bir rapor hazırladı.

Komisyon raporunda, Cemil Kırbayır’ın işkence sonucu öldürüldüğünü ve olaya karışanlar ile ilgili de yeterli soruşturma yapılmadığı belirtti. Komisyon raporunda şu görüşlere yer verildi.

“Komisyonumuz, Cemil KIRBAYIR ile aynı gözetim evinde tutulan ve Dedekorkut Eğitim Enstitüsünde sorgulanan ve sorguya götürülürken ve sorgu esnasında kötü muameleye tabi tutulduklarını ifade eden arkadaşlarının tanıklığı ile Cemil KIRBAYIR’a sorgu sırasında kaba dayak uygulandığına, falaka ile dövüldüğüne ve elektrik Ģoku verilmek suretiyle işkence gördüğüne dair ifadeleri yeterli delil olarak kabul etmiş ve KIRBAYIR‟ ın bu işkence sonucu yaşamını yitirmiş olduğuna kanaat getirmiştir. Komisyonumuz; Cemil KIRBAYIR‟nın gözaltında iken işkence gördüğüne, bu işkence sonucunda hayatını kaybettiğine ve cesedinin ölümüne sebebiyet veren sorgulamaları yapan kamu görevlilerince ortadan kaldırıldığına inanmaktadır.”

Yeni soruşturma.

Komisyon kararının ardından Kars Cumhuriyet Başsavcılığı, 2011/899 nolu yeni bir soruşturma başlattı. Soruşturma sırasında arşivde 2002/911 nolu takipsizlik kararı bulundu. Bu karardan anlaşıldığına göre,  Cemil Kırbayır’ın gözaltında kaybedilmesinden 6 yıl sonra, Kars Savcılığı bir soruşturma başlatmış (1986/1279 no) ancak soruşturmada 2002 yılında takipsizlik kararı vermişti. Söz konusu 2002/911 nolu takipsizlik kararı ise aileye tebliğ dahi edilmemiş, dosya böylece kapatılmıştı.

Bu karar 2014 yılında aileye tebliğ edildi. Aile hemen Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak söz konusu takipsizlik kararının kaldırılmasını talep etti.

Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi, 20 Mart 2014 tarihinde verdiği kararda, 12 Eylül 2010’daki Anayasa değişikliği ile 12 Eylül’de işlenen suçlar hakkında soruşturma yapmanın mümkün hale geldiğini belirterek, takipsizlik kararını kaldırdı.

Darbecilerin Yargılanması.

2010 yılındaki anayasa değişikliği sonrası,  12 Eylülün darbeci generallerin yargılanmasının önü açıldı.

4 Nisan 2012’de görülmeye başlanan, dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve emekli Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya’nın yargılandığı 12 Eylül Davası’nın müdahillerinden biri Berfo Kırbayır oldu.

Ambulansla gittiği mahkeme salonunda, Kenan Evren’e ”, “Ver benim oğlumu. Sen benim ocağımı söndürdün, Allah da senin ocağını söndürsün Evren, utanmadın mı?” diye seslenmişti.

Soruşturma tamamlanmadı.

Kars Cumhuriyet Başsavcılığı  soruşturmayı tamamlayıp dava açmadı. Kars Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyayı 14 Kasım 2019 tarihinde “kanun yararına bozma” talebiyle Adalet Bakanlığına gönderdi.

Bakanlık, 25 Şubat 2020 tarihinde Yargıtay’a başvurarak dosyada zamanaşımı bakımından “kanun yararına bozma” kararı verilmesini talep etti. Dosya halen Yargıtay 8. Ceza Dairesi’inde inceleme aşamasında bulunuyor.

Yeniden Gündemde.

Sözcü Gazetesi yazarı gazeteci İsmail Saymaz, 12 Eylül 2020 tarihinde, “Hani Berfo Ana’nın oğlunu bulacaktınız?”  yazısıya  Adalet Bakanlığının dosyanın zaman aşımından düşürülmesi yönündeki talebini gündeme getirdi.

İhsan Hakları Derneği, yaptığı açılamada, Zorla kaybetme suçunda zamanaşımından söz edilemeyeceğini belirterek,  şu çağrıda bulundu.

“Yargıtay, Cemil Kırbayır dosyasında hukuki sürecin insan hakları ve evrensel hukuk değerleri ışığında ilerlemesini sağlama konusunda sorumluluğunu yerine getirmeli; Adalet Bakanlığının “kanun yararına bozma” başvurusunu reddetmelidir. Yargıtay’ı, görevini yerine getirmeye çağırıyoruz.

TBMM Başkanı ve tüm meclis üyelerini, Meclisin saygınlığını koruma görevini yerine getirmeye; TBMM tarafından hazırlanan Cemil Kırbayır Raporuna sahip çıkarak takipçisi olmaya çağırıyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, 9 yıl önce kamuoyu huzurunda devlet adına Berfo Anne’ye verdiği sözün gereğini yerine getirmeye çağırıyoruz.

Baroları, aydınları, vicdan sahibi yurttaşları ve tüm demokrasi güçlerini Cemil Kırbayır dosyasında 40 yıldır süren bu hukuksuzluğun son bulması için, gerçek adaletin tecelli etmesi için harekete geçmeye çağırıyoruz.”

İngiliz Yayın Kurumu BBC Türkçe’den Hatice Kemer’in haberine göre, Kırbayır ailesinin avukatı Eren Keskin,  Adalet Bakanlığının dosyanın zaman aşımından düşürülmesi talebinin daha önce verdikleri sözün yerine getirilmediği anlamına geldiğini belirterek, “Yargıtay Kırbayır ailesinin lehine karar verirse bu diğer kayıp davalarının devamı için umut olacak”dedi.

Keskin, Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler (BM) Zorla Kaybetmelere Karşı Sözleşmesi’ne imza atmadığı için kayıp davalarına da cinayet fiiline uygulanan zaman aşımının uygulandığını belirterek şunları söyledi:

“Türkiye BM Sözleşmesi’ne imza atarsa, kayıplar için geriye etkili olarak, yeniden deliller sunarak, soruşturmalar devam edebilir. Ama Türk yargısı cinayet fiiline uygulanan 20 yıllık zaman aşımını kayıp dosyalarına da uyguluyor. Birçok kayıp dosyanın akıbeti böyle sonlandı ve şimdi Kırbayır da dosyasını da bu şekilde kapatmak istiyorlar”

Berfo Ana.

Darbecilerin yargılandığı uruşmadan 11 ay sonra, hasta yatağında büyük oğlu Mikail’e ”Cemil’in kemiklerini bulmadan beni de gömmeyin” vasiyetinde bulunan Berfo Kırbayır, 5 Şubat 2013’te, 105 yaşında öldü.