Mavi Limandan Mavi Limana: Bulgaristan izlenimleri (Nessebar-2) 

Kemal ASLAN

Nessebar’da sabah 07.00’de kalkıp Engin ile kaldığımız yerden yaklaşık 100 metre uzaklıktaki Sunny Beach (Güneşli Plaj) denize giriyoruz. Deniz suyu ılık. Bir saat kaldıktan sonra marketten sabah kahvaltısı için peynir, domates, biber, kavun, su, 6 yumurta, ekmek alıyoruz yaklaşık 60 Leva (1200) lira tutuyor. Kahvaltıları ben hazırlıyorum. Kahvaltı öncesi duşa giriyoruz ama fazla beklemiyoruz. Kahvaltı sonrası Lemon Beach’e (Limon Plajı) gidiyoruz. Burası biraz daha lüks görünüyor. İki şezlong için 24 Leva (480 lira) ödüyoruz. Ayrıca bardan 40 Leva tutarında yiyecek ya da içecek alınması zorunlu. Biz biralar pahalı olduğundan dışarıdan satın alıyoruz. Bu konuda herhangi bir yasak yok.Deniz hafif dalgalı. Plaj oldukça uzun ve kalabalık. Kimse kimseyle ilgili değil.

Özlem, güneş ve yüz kremi getirdiğinden herhangi sorun yaşamıyoruz. Denizde de yarım saat, kırk beş dakika kalıp şezlongun yakınında dinleniyoruz. Saat 16.30’a kadar burada kalıyoruz. Sonra Old City’e doğru yol alıyoruz. Bu sefer gündüz gözü ile daha çok yer görmek daha yakından tanımak istiyoruz. Bizim kaldığımız Sunny Beach’e Old City’den tekne ve iki vagondan oluşan deniz kıyısı boyunca geniş kaldırımdan giden araçlar var. Her gün tekneler 10.30-21.00 saatleri arasında yarım saatte bir kalkıyor. Old City’nin girişinde St. Nicolas Statue (St. Nicolas Heykeli) bulunuyor. Uzun bir kaidenin üzerinde elinde haç ile bulunduğu tekneden gemicileri kutsuyor. Bir anlamda kazalardan belalardan koruyor. Bu anı özçekim ile ölümsüzleştirmek istiyorum. Gerçi Recep daha iyisini çekmişti ama ben bulamadım. Onlar bulurlarsa eklerler. Bu sefer değirmene daha yakından bakıyoruz.

Sonra Hülya’nın önerisiyle Messembria Şarap Evi’ne doğru hareket ediyoruz. Kalenin girişinde yaşlı bir adam tulum çalıyor. Birden Karadeniz’in Türkiye kıyısındaki kentleri geliyor aklıma. Tulumla horon oynayan insanlar. Nefesli değişik bir çalgı tulum. Üflüyorsun sonra ucundaki delikleri açıp kapatıp farklı sesler çıkıyor. İnsanoğlu doğanın sesleri dışında yeni sesleri oluşturmak için ne kadar çaba harcamış. Basit araçlardan karmaşık seslere doğru yöneliş, uygarlığın evrimi… Anlık zihnimden geçen düşünceler. Şarap Tadım yerini navigasyon üzerinden bulmaya çalışıyoruz. Biraz zaman alıyor. Üstelik öğle yemeği de yemediğimizi fark ediyoruz. Biralar tok tutuyor. Ama canımız şarap istiyor, merak ediyoruz. Bu kez gündüz gözüyle dar sokaklarda dolanıyoruz. Sokaklardan birinde Engin anı kalsın diye özçekim yapıyor. Mahşerin Dört Atlısı’nın az sayıdaki ortak resmi bu.

Hediyelik eşya dükkânlarına bakıyoruz. Yarım saat sonra Messembria Şarap Evi’ni buluyoruz. Girişin hemen altında şarap mahzeni var ve üretim de burada yapılıyormuş. İçerde 5-6 masalık oturacak yer var. Biz iki farklı masanın olduğu bahçelik tarafı tercih ediyoruz. Biraz daha da sıcak. Hafif de olsa rüzgârı hissetmek istiyoruz. Messembria Şarap Tadım Evi 1999 yılında açılmış. Ancak, turistlerin tercih ettiği mekân.  6 farklı şarabın küçücük bardaklarda tadımı için 40 Leva (800 lira) ödüyoruz. Beşimiz de yudum yudum her birini tadıyoruz. Son iki şarap gerçekten çok iyi kalitede. 60 Leva (1200 lira) şişesi. Aç karnına şarapları tattığımızdan hafif hoş oluyoruz. Gerçi şarap tadımının yanında küçük bir peynir tabağı var. Beyaz peynir, kaşar, az sayıda zeytin ve sucuk da bulunuyor. O da fiyata dahil. Saat 21.00’e geliyor. Hepimiz iyice açıktık. Sahili gören bir restoran’da oturmak istiyoruz ama pahalı olduğunu menüden görüyoruz. O nedenle yine dün gece yiyip içtiğimiz restoranı tercih ediyoruz. Üstelik interneti de var. Yine benzer şeyleri tercih ediyoruz. Sarmısaklı ekmeği beğeniyoruz. Ev yapımı iki litre şarap içiyoruz. Bu kez su ihtiyacımız dünkü gibi değil. Hesap 80 Leva (1600 lira) tutuyor.

Yürürken restore edilmemiş ahşap binaların arasından geçiyoruz.

Gece yıldızsız. Hilal var. Neruda’nın şiiri geliyor aklıma “gece yıldızlarla dolu o uzak bana// sevmek kısa sürdüyse unutmak uzun sürer.”  Gençlik yıllarımda çok söylediğim şiir geliyor aklıma anılara, o yıllara o ruh haline dönüyorum.  Uzaktan az sayıda tekne geçiyor. Church of The Holy Archangels Michael and Gabriel’in önünden geçiyoruz. Sahile geliyoruz oto parka. Bugün oldukça yorulmuşuz. Güne erken başlamanın yorgunluğunu hepimiz hissediyoruz. Ama geceyi Mastika ile tamamlamak için kaldığımız yerin yanındaki markete uğruyoruz. Yarın saat 11.00’e doğru Nessebar’dan ayrılıp Varna’ya hareket edeceğiz.

(Devamı var)